POLITICO tarafından elde edilen belgelere göre, ABD’nin Cumhuriyetçi hükümeti, ülke genelinde eğitim görmek için başvuran tüm yabancı öğrencilerin sosyal medya incelemesinden geçmelerini zorunlu kılmayı planlıyor. Bu durum, Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun tüm büyükelçilik ve konsolosluk birimlerine gönderdiği talimatlarla destekleniyor. Rubio, mevcut başvuru sürecinde “daha fazla sosyal medya bilgisi toplanıncaya kadar” öğrenci vizeleri için yeni randevu tarihlerinin oluşturulması işlemlerinin durdurulmasını istemiştir.
Rubio’nun imzaladığı belgede, vize başvurusu yapan öğrencilerin sosyal medya hesaplarında nelerin inceleceği hakkında spesifik bir açıklama yapılmamışken, “teröristleri uzak tutmayı ve antisemitizmle mücadele etmeyi amaçlayan” yürütme kararlarına atıfta bulunulmaktadır. Bu uygulamanın gerekçesi olarak, güvenlik tedbirlerinin artırılması ve yabancı öğrencilerin sosyal medya faaliyetlerinin gözetiminin sağlanması gösterilmektedir.
ABD’de Donald Trump yönetimi, uzun bir süredir özellikle Harvard Üniversitesi gibi “fazla liberal” olarak tanımladığı ve kampüslerinde “antisemitizme izin vermekle” suçladığı prestijli üniversitelere yönelik eleştirilerde bulunuyor. Trump yönetimi, bu üniversitelere karşı maddi yaptırımlar uygulamayı planlamakta ve bu bağlamda, Filistin gösterilerine destek veren birçok yabancı öğrencinin göçmenlik polisleri tarafından gözaltına alınması gibi uygulamalara da yer vermektedir. Bu durum, öğrencilerin ve üniversitelerin üzerindeki tehditleri artıran bir etki yaratmaktadır.
ABD Vatandaşlık ve Göçmenlik Hizmetleri (USCIS), nisan ayında Yahudi bireyler ve topluluklarına yönelik “antisemitik sosyal medya faaliyetlerini ve tacizi” göçmenlik haklarını reddetme gerekçesi olarak değerlendireceğini duyurmuştur. USCIS’in yetkilileri, sosyal medya üzerindeki antisemitik terörizm veya bu tür örgütleri destekleyen paylaşımların göçmenlik kararlarında olumsuz bir etken olacağını açıklamıştır. Bu durum, potansiyel öğrenciler için yeni zorluklar ve belirsizlikler doğurabilecek bir durum olarak öne çıkmaktadır.
Bu gelişmeler, eğitim almak amacıyla ABD’ye gidecek olan yabancı öğrencilerin, sosyal medya hesaplarını ve çevrimiçi davranışlarını daha dikkatli bir şekilde yönetmeleri zorunluluğunu ortaya çıkarmaktadır. Öğrencilerin sosyal medya varlıkları, yalnızca kişisel görüşleri ve paylaşımlarıyla değil, aynı zamanda göçmenlik başvuruları üzerindeki etkileriyle de gündeme gelmektedir. Diğer yandan, bu durum tüm uluslar için, sosyal medya kullanımı ile ilgili yeni düzenlemeler ve gözetim politikaları geliştirme ihtiyacını gündeme getiriyor.
Sonuç olarak, ABD’de eğitim almayı hedefleyen yabancı öğrencilerin, sosyal medya hesaplarının incelenmesine dair yeni uygulamalar, bu alanda yaşanacak olası değişimlerin ve etkileşimlerin daha ciddi bir şekilde değerlendirilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Ayrıca, bu politikaların, gelecekteki eğitim politikaları ve uluslararası öğrenci kabul süreçleri üzerindeki etkileri ilerleyen dönemlerde daha belirgin hale gelecektir.