Son zamanlarda yaşanan olaylar, Filistinli sivillerin maruz kaldığı saldırıların ciddiyetini gözler önüne seriyor. Sağlık kaynaklarının Anadolu Ajansı (AA) muhabirine verdiği bilgiye göre, yerinden edilen Filistinlilerin sığındığı Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı (UNRWA) kliniğine düzenlenen bir hava saldırısında, 9’u çocuk olmak üzere toplamda 16 Filistinli hayatını kaybetti. Bu trajik olay, sivil halkın savaşın doğrudan etkilerine maruz kaldığını bir kez daha gösteriyor.
Görgü tanıklarından elde edilen bilgilere göre, İsrail savaş uçakları tarafından gerçekleştirilen bu saldırının ardından, ölenlerin büyük çoğunluğu UNRWA kliniğinde çıkan büyük yangında yanarak can verdi. Bu, yalnızca bir sağlık merkezi olmanın ötesinde, evini kaybetmiş olan Filistinlilerin barınma ihtiyacını karşıladığı için de büyük bir önem taşıyordu. Bunun yanında, saldırı sonrasında kliniğin büyük hasar gördüğü ifade ediliyor, bu durum ise sağlık hizmetleri ve acil yardım ihtiyacı duyan insanlarla aynı zamanda ikinci bir travmayı beraberinde getiriyor.
Daha evvel, bu klinik gibi diğer yerlerin de saldırılara maruz kalması, bölgedeki insani durumun ne denli kötüleştiğini açıkça ortaya koyuyor. İnsani yardımların ve sağlık hizmetlerinin giderek daha zor hale geldiği bu ortamda, uluslararası toplumun gözleri, bu tür olaylara karşı duyarsız kalmamalıdır. Gün geçtikçe artan sayıda insanın yerinden edilmesi, Filistin’deki insani durumun aciliyetini artırmaktadır.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, yaşanan bu olayların hemen öncesinde, 22 Ekim 2023 tarihinde, pazar günü yaptığı bir açıklamada, Gazze Şeridi’ndeki çatışmaları tırmandırma niyetini dile getirirken, ABD Başkanı Donald Trump’ın Filistinlileri yerinden etme planlarını uygulayacağını da tehditkar bir dille ifade etmişti. Bu açıklama, savaştan etkilenenlere yönelik daha fazla korku ve belirsizlik yaratırken, bölgedeki gerilimi daha da artırmaktadır.
Netanyahu’nun bu söylemleri, bölgedeki çatışmalara ilişkin mevcut gerilimin daha da yükselmesine sebep oldu. Böyle bir ortamda, uluslararası kamuoyunun ve BM gibi kuruluşların müdahale etmeme kararlılığının, savaşın daha da tırmanmasına yol açabileceği düşünülmektedir. Filistinlilerin yaşadığı bu zor günlerde, insan hakları, uluslararası hukukun korunması ve insani yardımların ulaşılabilirliğinin sağlanması son derece kritik bir öneme sahip.
Özetle, Filistin bölgesindeki insani durum her geçen gün daha da kötüleşiyor. Özellikle yerinden edilmiş insanların sığındığı kliniklerin dahi hedef alınması, savaşın tehdit edici boyutlarını gözler önüne seriyor. Bu trajik olaylar karşısında uluslararası toplumun daha güçlü bir şekilde devreye girmesi, bölgedeki insani krizlerin önlenmesi adına oldukça hayati bir öneme sahip.