ABD Başkanı Donald Trump, 2 Nisan 2020 tarihinde Beyaz Saray’da gerçekleştirdiği bir etkinlikte, ticaret politikalarına yönelik önemli bir kararnameyi imzaladı. Bu kararname ile birlikte, ABD’nin birçok ticaret partnerinden ithal edilen mallara karşılıklı tarifelerin uygulanması öngörülmekte. İlgili karar gereğince, ABD’nin farklı ülkelerden ithal ettiği ürünlere yüzde 10 ile yüzde 50 arasında değişen oranlarda gümrük tarifeleri uygulanmaya başladı.
Etkinlikte Trump, yerli üretimi teşvik etmek amacıyla özellikle otomobillere yönelik yeni düzenlemeler de duyurdu. İthal otomobillere yönelik olarak yüzde 25 oranında bir gümrük vergisinin getirileceği belirtilmesi, küresel otomotiv sektöründe büyük yankılar uyandırdı. Bu durum, tedarik zincirleri üzerinde olası etkiler ve maliyet artışları konularında endişeleri de beraberinde getirmiştir. Yeni tarifelerin otomotiv üreticileri ve buna bağlı tedarik sektörü üzerindeki etkileri dikkatle takip edilmeye başlandı.
“Trump’ın duyurduğu tarifeler otomotiv ihracatçısı ülkeler üzerinde baskı yaratacak”
Konuya dair değerlendirmelerde bulunan TAYSAD Başkanı Yakup Birinci, ABD’nin Türkiye’den ithal edilen ürünlere uyguladığı yüzde 10’luk verginin, diğer ülkelere, özellikle de Çin ve Avrupa Birliği ülkelerine uygulanan daha yüksek vergi oranları ile karşılaştırıldığında Türkiye’ye belirli bir rekabet avantajı sağladığını ifade etti. Birinci, Türkiye’nin ABD pazarındaki konumunu bu durum sayesinde koruyabileceğini belirtti ve şöyle devam etti: “Ancak uzun vadede Çin’in üretim gücü ve ihracat stratejisi ile karşılaşma olasılığı, risk teşkil ediyor. Çünkü Çin, ABD’ye doğrudan ihracat gerçekleştirdiğinde yüksek tarifelere maruz kalacağı için, Türkiye’nin hedef pazarlarına daha yoğun bir şekilde yönelmek isteyebilir. Bu durum, Türk otomotiv tedarik sanayini daha da rekabetçi bir Çin ile karşı karşıya bırakabilir.”
Başkan Trump’ın açıkladığı yeni tarifelerin, otomotiv ihracatçısı ülkeler üzerinde baskı yaratması ve küresel otomotiv ticaretinde dengeleri değiştireceği öngörülüyor. Özellikle Avrupa merkezli otomotiv üreticileri, maliyet artışlarını dengede tutabilmek için üretim tesislerini gözden geçirebilir ve ABD’de yeni yatırım fırsatları değerlendirilebilir. Bu da tedarik zincirlerinde değişikliklere yol açarak rekabeti yeniden şekillendirecektir.
“Diğer ihracat pazarlarında oluşabilecek yeni dinamiklere karşı da proaktif olmalıyız”
TAYSAD Başkanı Birinci, yeni tarifelerin Türkiye için hem fırsatlar hem de riskler içerdiğini vurguladı. Türkiye’nin ABD’ye olan ihracatını artırmanın önemine dikkat çekerek, bu süreçte üretim süreçlerinin rekabetçiliğinin korunması gerektiğini dile getirdi. Ayrıca, ülkeler arası ticaretin dinamiklerine karşı proaktif olmaları gerektiği ve lojistik çözümleri güçlendirerek navlun maliyetlerinin dengelemesi gerektiğini belirtti. Markalaşma stratejilerinin de güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Birinci, Türkiye’nin coğrafi konumunun ve Avrupa Birliği ile olan Gümrük Birliği’nin, bu yeni dönemde önemli avantajlar sağlayacağını ifade etti. Küresel otomotiv endüstrisindeki değişimlerin, teknolojik dönüşümler ve ticaret politikalarındaki belirsizlikler karşısında AR-GE ve inovasyon yatırımlarının artırılmasının önemine değinerek, nitelikli iş gücünün geliştirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi. Uzun vadeli başarı için Türkiye’nin sürdürülebilir üretim modellerine odaklanması ve stratejik işbirlikleri kurması gerektiğine dikkat çekti. Sonuç olarak, ek vergilerin nihai hedefinin ABD’nin dış ticaret dengesini kendisi lehine çevirmek ve iç üretimi artırmak olduğu