Eski ABD Başkanı Donald Trump, 2025’in ilk çeyreğine ait ekonomik verilerin açıklanmasının ardından sosyal medya platformu Truth Social’da dikkat çeken bir paylaşımda bulundu. Bu veriler, ABD ekonomisinin o dönemde yüzde 0,3 küçüldüğünü gösterdi. Trump, bu ekonomik durumun sorumlusunu mevcut Başkan Joe Biden olarak işaret etti.
Paylaşımında, “Bu Biden’ın borsası, Trump’ın değil.” ifadesini kullanan Trump, kendisinin 20 Ocak tarihine kadar başkanlık görevini devralmadığını ve dolayısıyla ekonomik kötüye gidişin kendi yönetimiyle ilgili olmadığını belirtti. Trump’ın bu açıklamaları, Biden yönetiminin ekonomik performansını eleştirme çabası olarak yorumlandı.
Buna ek olarak, Trump, gümrük vergilerinin yakın bir zamanda yürürlüğe gireceğini ve bu durumun ulusal ekonomi üzerinde olumlu etkiler yaratacağını vurguladı. Paylaşımında, birçok şirketin rekor sayılarda ABD’ye geri dönmeye başladığını belirterek, bu dönüşlerin ekonomik büyümeyi hızlandıracağına inandığını ifade etti. Trump, yaptığı açıklamada şu ifadeleri de kullandı:
“Ülkemiz büyük bir sıçrama yapacak, ama önce Biden’ın ‘yükünden’ kurtulmamız gerekiyor. Bu biraz zaman alacak, tarifelerle hiçbir ilgisi yok, sadece (Biden) bize kötü rakamlar bıraktı. Ama büyüme başladığında, benzeri görülmemiş bir şey olacak. Sabırlı olun.”
Trump’ın bu açıklamaları, ekonomik veriler ve yönetim eleştirileri bağlamında önemli bir tartışma yaratabilir. Eski başkanın, Biden yönetimini hedef alarak yaptığı bu paylaşım, aynı zamanda Trump’ın 2024 seçimleri için yeniden adaylık sürecine de zemin hazırlayabilecek nitelikte. Ekonomik verilerin değerlendirilmesi ve ülkenin mali durumu, gelecekteki seçimlerde belirleyici bir unsur olacağı için Trump’ın bu tür açıklamaları, hem kendi destekçilerini hem de karşıtlarını etkileme potansiyeline sahip.
Bu bağlamda, Trump’ın ifadesinin ardında yatan ekonomik gerçeklikler ve karşıt görüşlerin ne denli etkili olabileceği merak konusu. Biden yönetiminin ekonomik politikaları ve bu politikaların sonuçları, Trump’ın iddia ettiği gibi gerçekten de önümüzdeki süreçte lokomotif rol oynayacak mı? Bu soruların yanıtları, hem ekonomi uzmanları hem de siyaset bilimcileri tarafından merakla takip edilecektir.