Seçim kampanyası çerçevesinde dikkat çeken bir iddia, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna savaşını yalnızca 24 saat içinde sona erdirebileceğini önermesi. Bu açıklamalar, Gazze ile ilgili tartışmaların sürdüğü bir dönemde yapıldı ve Trump şimdi, Türkiye’nin de ilgisini çeken Rusya-Ukrayna çatışmasına odaklanmış durumda. Önümüzdeki hafta Almanya’da düzenlenecek olan Münih Güvenlik Konferansı’nda, Trump’ın Rusya’nın Ukrayna’yı geniş çaplı işgalinin sona ermesi için bir plan sunabileceği öne sürülüyor.
NATO katılımı yok
Ukrayna’da yayımlanan Rus yanlısı haber kaynaklarına göre, Trump’ın amacı, Ukrayna’yı Paskalya tarihine kadar, yani 20 Nisan 2024’e kadar, Rusya ile bir ateşkes anlaşması yapmaya zorlamak. Bu anlaşmanın temel koşulları arasında, Ukrayna’nın NATO’ya katılımının engellenmesi ve ilhak edilmiş toprakların Rus egemenliği altında kabul edilmesi yer alıyor. Ayrıca, Ukrayna birliklerinin, geçtiğimiz Ağustos ayında başlattıkları karşı saldırı sonucunda Rusya’nın Kursk bölgesinden ayrılmaya zorlanmaları bekleniyor.
Trump’ın planları sadece askeri bir çerçeve ile sınırlı değil. Aynı zamanda, Avrupa ülkelerinden, savaştan kaynaklanan zorlukların aşılması için askerden arındırılmış bir bölgeyi denetleme talebinde bulunması ve Avrupa Birliği’nden (AB) bu süreçte Ukrayna’ya önemli bir destek sağlamasını istemesi de planlarının detayları arasında. Bu bağlamda, önümüzdeki on yıl içinde, Ukrayna’nın yeniden inşası için toplam 486 milyar dolara mal olabileceği tahmin edilen proje için Avrupa Birliği’ne yardım çağrısında bulunulacak. Bu da, muhtemel bir ateşkesi sağlamanın ardındaki ekonomik güçlükleri bir nebze olsun aşma çabası olarak değerlendiriliyor.
Trump’ın önümüzdeki hafta Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile gerçekleştireceği görüşmelerin, bu ateşkes çabalarının ne ölçüde başarılı olacağını belirleyeceği öngörülüyor. Özellikle Trump’ın, her iki liderle de yapacağı bu görüşmeler, küresel güvenlik dinamiklerini ve iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğini etkileyebilir. Bu gelişmeler ışığında, Trump’ın önerileri ve planlarının uluslararası diplomasi üzerinde önemli sonuçlar doğuracağı düşünülebilir.