ABD Başkanı Donald Trump, Oval Ofis’teki toplantısında Norveç Başbakanı Jonas Gahr Store ile İran ile devam eden nükleer müzakereleri değerlendirdi. Trump, görüşme sırasında, “Bence İran konusunda çok iyi gidiyoruz, çok ciddi görüşmeler yapıyoruz. İran ile anlaşma konusunda çok iyi gittiğimizi düşünüyorum.” şeklinde bir yorumda bulundu. Bu açıklamalar, uluslararası kamuoyunda merakla takip edilen İran nükleer müzakereleri üzerindeki tartışmaları yeniden canlandırdı.
Trump, müzakereler hakkında daha fazla detay vererek, “İran ile nükleer müzakereleri sürdürdüğümüz süreçte önümüzde iki seçenek bulunuyor. Bu seçeneklerden biri kesinlikle iyi bir seçenek değil, bu hiç de iyi bir seçenek değil.” diyerek, İran’la ilgili mevcut durumun ciddiyetine dikkat çekti.
Başkan Trump ayrıca, İsrail ile bölgede bulunan bazı ülkeler arasında imzalanan İbrahim Anlaşmaları’nın genişleyeceği müjdesini verdi. Trump, bu anlaşmalara birçok yeni ülkenin katılmaya hazır olduğunu ifade ederek, yakında yeni katılımların olacağını öne sürdü. Bu gelişme, Orta Doğu’daki siyasi dinamikler açısından önemli bir adım olarak görülmekte.
Başkan Trump’ın, İran ile nükleer anlaşmaya varılması için 2 ay süre tanıdığına dair iddialar da medyada yer aldı. Bu durum, müzakerelerin zamanlaması ve istikrarı hakkında sorular doğurdu. İran ile ABD arasında bir nükleer anlaşmanın sağlanması için 8 yıl aradan sonra 12 Nisan’da Umman’da müzakerelerin ilk turu gerçekleştirildi. Bu görüşmeler, uzun bir aradan sonra iki ülke arasında bir çatışmayı önlemeye yönelik önemli bir adım olarak değerlendirildi.
Dolaylı müzakerelerin ikinci turu ise 19 Nisan’da, İtalya’nın başkenti Roma’da yapıldı. Her iki tur görüşmelerde İran heyetine Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi başkanlık ederken, ABD’yi Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff temsil etti. Bu önemli görüşmeler, uluslararası toplumun dikkatini çekerken, çözüm yollarının nasıl şekilleneceği konusunda merak uyandırdı.
ABD’nin bu süreçteki tutumu ve müzakerelerin gidişatı, özellikle Ortadoğu’nun güvenliği açısından büyük bir önem taşımakta. Dolayısıyla, müzakerelerin ilerlemesi ve ortaya çıkacak sonuçlar, sadece iki ülke için değil, tüm bölge için kritik bir dönüm noktası olma potansiyeli taşıyor. Her iki ülkenin temsilcilerinin açıkladığı yorumlar ve atılan adımlar, gelecek için umut verici bir tabloda şekillenmeye başlamış durumda.