Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Türkiye’nin köklü devlet aklı, sağlam iradesi ve tüm kadrolarıyla teröre karşı sürdürdüğü süreci vurgulayarak, bu mücadelenin ülkenin güvenliği için hayati öneme sahip olduğunu dile getirdi. Bozdağ, bu süreçte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın gibi devlet büyüklerine teşekkürlerini sundu.
Bozdağ, “Terörsüz Türkiye hedefi sadece bir güvenlik politikası değil, milletimizin huzur ve güven içinde yaşama hakkına duyulan ortak bağlılığın da bir ifadesidir. Bu hedefe ulaşmak, sabır, kararlılık ve tavizsiz bir duruş ile mümkün olacaktır” diyerek sözlerine devam etti. Türkiye’nin bu tür hassas dönemlerde toplumunun, ortak akıl ve sorumluluk duygusuyla birleştiğini belirtti. Ancak, Bozdağ, bazı medya organlarının yanıltıcı haberler yayımlayarak kamuoyunu manipüle etmeye çalıştığını belirtti. Bu tür yayınların, barış arayışında olan Türk halkına yönelik bir haksızlık olduğuna dikkat çekti.
Bozdağ, ayrıca bu gibi yanıltıcı içeriklerin toplumsal birliğe zarar verme potansiyeli taşıdığını da ifade etti. Terörle mücadele meselesinin yalnızca güvenlik güçlerinin değil, medya, sivil toplum ve tüm yurttaşların ortak sorumluluğu olduğunu hatırlattı. Türkiye’nin devleti, yayıncılık etiğini hiçe sayan ve toplumsal sorumluluğu göz ardı eden içeriklere karşı gerekli tüm idari ve hukuki önlemleri alma kararlılığında olduğunu belirtti. “Milletimizin vicdanı, provokasyonlara değil, gerçeğe kulak verir. Huzura, güvene ve toplumsal istikrara katkı sağlayan yayıncılık anlayışı, her türlü takdiri hak etmektedir” şeklinde bir değerlendirmede bulundu.
Sonuç olarak, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Türkiye’nin terörle mücadelesinin yalnızca bir güvenlik meselesi olmadığına, aynı zamanda bir toplumsal ve millet bilinciyle yapılan bir mücadele olduğunu vurguladı. Daha huzurlu bir ülke için herkesin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi gerektiğini açıklığa kavuşturdu. Gelişen durumlar ve medyanın sorumlu davranması gerektiği konusundaki bu açıklamalar, toplumun birlik ve beraberlik içinde hareket etmesi gerektiğinin altını çizmektedir. Böylece, toplumsal barışın sağlanması ve sürdürülebilir bir güven ortamının oluşturulması hedeflenmektedir.
