ATSO’nun ekim ayındaki meclis toplantısı, Meclis Başkan Vekili Nilay Akbaş, Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Hacısüleyman ile yönetim kurulu ve meclis üyelerinin katılımıyla gerçekleştirildi. Gündemdeki ülke ve şehir sorunlarına dair değerlendirmelerde bulunan ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, anayasa tartışmalarını gündeme getirerek, “Bazen ayarın kaçtığını üzüntüyle gözlemliyoruz. Geçtiğimiz günlerde buna dair bir örnek yaşadık. ‘Devletin ne milleti ne de vatanı olur. Anayasanın 4. Maddesi değiştirilmelidir’ denildi. Bu maddeyi değiştirme önerisinin, gündeme getirilmesinin ardında yatan sebep nedir? Ekonomimiz ciddi sıkıntılar içinde, çevremiz bir yangın alanı, ülkemizde milyonlarca mülteci var, hayat pahalılığı uç noktaya ulaşmış, liyakat vaşarı bitme noktasında ve biz ne üzerine tartışıyoruz?” şeklinde konuştu.
SANAYİDEKİ DÜŞÜŞ
Sanayi üretimindeki daralmaya da değinen Hacısüleyman, sanayinin ekonomideki yerinin tarihi olarak düşük seviyelere gerilediğini belirtti. Hacısüleyman, “Bu durumun ne kadar ciddi bir tehlike arz ettiğini vurgulamaya gerek yok sanırım. Bizim gibi bir ekonomide üretim, imalat sanayiinde yoğunlaşmaktadır. İmalat sanayii, tarım ve madencilik ile birlikte katma değer üreten sektördür. Hizmet sektörü ise, üretken sektörlerde oluşan katma değeri ekonomiye geri dağıtan bir alandır. Sanayideki daralma, ilerleyen dönemlerde ülke genelindeki diğer sektörler için bir tehdit olmasının yanı sıra, ihracatımız açısından da büyük bir problem teşkil ediyor. Ne yazık ki PMI verileri, sanayi üretimindeki gerilemenin eylülde de devam ettiğini gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Hacısüleyman, sanayinin daraldığı bir ortamda, vatandaşların ithal tüketim ürünlerine olan talebinin hala çok yüksek olduğunu ve ekonomik sıkıntılara rağmen, bireylerin perakende harcamalarını azaltmadığını, aksine artırmaya devam ettiğini de sözlerine ekledi.
ENFLASYONDA HEDEFİMİZE ULAŞAMADIK
Enflasyonun kontrol altına alınması, tüketimin sınırlandırılmasını ancak üretimi desteklemeyi ve teşvik etmeyi gerektiriyor. Fakat bizde sonuçlar tam tersine işlediği için, enflasyonda beklenen seviyeye henüz ulaşamadık. Hacısüleyman, “Eylüldeki aylık enflasyon oranı yüzde 2,97 oldu. Tüketici fiyatları, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 49,38 artış göstermiştir. Eğitim harcamalarında aylık bazda görülen yüzde 14’lük artış, kaydedilen en yüksek fiyat artışı olmuştur. Olumlu bir açıdan bakarsak, yıllık enflasyonun son 4 aydır gerilemekte olduğunu ve mayıstan bu yana azalışın 26 puana ulaştığını, yıllık enflasyonun son 14 ayın en düşük seviyesine indiğini gözlemliyoruz. Ancak olumsuz bir durum var ki, aylık enflasyon hala çok yüksek, Merkez Bankası’nın aylık hedefi olan yüzde 2’nin altında değiliz ve hizmet enflasyonundaki istikrar da devam ediyor. Önümüzdeki 12 ay için reel sektör ve hane halkı beklentileri açısından kayda değer bir iyileşme de göremiyoruz. Bunun temel sebebi, maliye politikalarının para politikalarına katkı sağlamaktaki gecikmesi. Yıllar önce ilan edilen ‘kamuda tasarruf’ sürecinin hangi aşamada olduğunu bilemiyoruz. Şu ana kadar neler yapıldığına dair herhangi bir bilgiye sahip değiliz” dedi. (DHA)
