İsrail Başbakanı Benjamın Netanyahu, Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei‘nin ziyareti dolayısıyla İsrail Meclisi (Knesset) genel kurulunda önemli bir konuşma gerçekleştirdi. Bu konuşmada, Netanyahu, Arjantin’in 19. yüzyılın ikinci yarısında Yahudiler için bir sığınak haline geldiğini vurguladı. Yahudilerin, sadece Doğu Avrupa’dan değil, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu‘ndan da ekonomik sıkıntılar ve antisemitizm nedeniyle Arjantin’e göç ettiğini öne sürdü.
Netanyahu, Osmanlı İmparatorluğu’nun geri dönmeyeceğini belirterek, “Bazıları benimle aynı fikirde olmasa da, Osmanlı İmparatorluğu’nun yakın zamanda geri döneceğini düşünmüyorum.” dedi. Bunun yanı sıra, Yahudilerin Arjantin’e yerleşmesi ve burada koloniler kurması için büyük yatırımlar yapan Maurice de Hirsch’i de anarak, Theodor Herzl‘in Arjantin’i tercih etmemesinin aksine, buranın Yahudiler için büyük bir önem taşıdığını ifade etti.
Netanyahu, konuşmasının devamında, Doğu Kudüs‘ün 1967’deki işgalinin üzerinden 58 yıl geçtiğini hatırlatarak, “Kudüs’ü yeniden birleştirdik ve burada bulunan tüm dostlarım adına söz veriyorum, Kudüs bir daha bölünmeyecek.” ifadeleriyle duruşunu sergiledi. Ancak, özellikle Doğu Kudüs‘ün işgali sonrasında Müslüman ve Hıristiyan Filistinlilerin ibadet özgürlüğü üzerinde kısıtlamalar getirildiği bilinse de, Netanyahu, “İsrail’in Kudüs’te inanç özgürlüğünü sağlayan bir devlet olduğunu” savundu.
Netanyahu ayrıca, uluslararası ilişkilerde önemli bir aktör olarak kendisini konumlandırdı ve İran‘a yönelik eleştirilerde bulundu. İran’ın İsrail’e karşı bir savaş yürüttüğünü iddia eden Netanyahu, “İran’ı büyük ölçüde çökerttik.” açıklamasıyla İsrail’in askeri gücünü vurguladı. Ancak, bu tehdidin devam ettiğini de sözlerine ekleyerek, uluslararası güvenlikle ilgili endişelerini süregelen bir sorun olarak ortaya koydu.
Netanyahu’nun konuşması, hem iç politikadaki dinamikleri yansıtırken hem de İsrail’in uluslararası alandaki duruşunu pekiştiren bir niteliğe sahip. Arjantin üzerinden genişleyen tarihsel bağlarla birlikte, Kudüs üzerindeki tartışmalar ve bölgesel tehditlere dair verdiği mesajlar, İsrail’in politikalarının temel taşlarını oluşturmaktadır. Dolayısıyla, bu konuşma yalnızca Arjantin ile olan ilişkileri değil, aynı zamanda Orta Doğu’nun genel siyasi dengelerini de etkileyecek nitelik taşımaktadır.
