Lazio, kendi evinde, binlerce taraftarının önünde umutla sahaya çıktı. Yarı finale yükselme hayalleri kuran İtalyan ekip, ilk maçtaki 2-0’lık mağlubiyetin izini silmeye ant içmişti. İkinci yarıdaki güçlü performanslarıyla Norveç temsilcisi Bodo/Glimt karşısında 3-1’lik bir skorla galip gelmeyi başardılar ve umutlarını yeniden yeşerttiler. Ancak, gecenin sonunda yaşanan penaltı atışları sonucunda, Lazio büyük bir hayal kırıklığı yaşadı.
Maçın sonunda, tribünlerde derin bir sessizlik hâkim oldu. Taraftarların yüzleri düşmüştü, gözleri yaşla dolmuştu. Roma’nın gri göğü altında, Lazio bir kez daha hayallerine veda etmişti.
Maçın bu dramatik veda anı yaşanırken, sahada Bodo/Glimt’li oyuncuların sevinci de gözlerden kaçmadı. Onlar, çimenlerin üstünde birbirlerine sarılarak yarı finale çıkmanın sevincini yaşıyorlardı.

Bu olayların gölgesinde, gözlerim tribünlerdeki bir pankarta takıldı. ‘Sarı Melek’ lakaplı Luciano Cecconi’nin anısını yaşatan bir pankart oradaydı. İtalya futbolunun efsanelerinden biriydi Cecconi. 1972 yılında Lazio’ya transfer olmuş ve kısa sürede takımın vazgeçilmezlerinden biri haline gelmişti. Oyun zekâsı ve kıvraklığıyla futbolseverlerin gönlünde taht kurmuştu.

Cecconi’nin futbol kariyeri, geçirdiği bir sakatlıkla sekteye uğradı. Ancak bu engelin üstesinden gelmek ve sahalara geri dönmek için durmaksızın çalıştı. Nihayetinde, doktorlar onun iyileştiğine dair onay verdi.
SON AKŞAM
Bir Ocak akşamı Roma’da, Cecconi, Lazio’nun savunma oyuncusu Pietro Ghedin ile birlikte kutlama yapıyordu. Neşeli sohbet ve kahkahalar tüm salonu sararken, kimse bu anların son olduğunu bilmiyordu. Eğlenmek amacıyla tanıdıkları kuyumcu Bruno Tabocchini’nin dükkânına gitmeye karar verdiler. Roma’nın merkezindeki dükkan, yıllardır mücevher satan, ancak son günlerde iki kez soyulan Bruno için bir tedirginlik kaynağı olmuştu.