Son yıllarda ebeveynlik anlayışlarında dikkat çeken bir değişim gözlemleniyor. Özellikle sosyal medyanın etkisiyle, yeni ebeveynlik stilleri ortaya çıkmakta. Instagram annelerinin ardından, “Latte babaları” da popülerlik kazanmış durumda. Çocuklarıyla içerik üreten bu anne ve babalar, modern ebeveynlik anlayışını temsil ediyor. Uzmanlar, bu tür gösterişli paylaşımların, gerçek yaşam zorluklarını perdeleyerek ebeveynler arasında kıyas baskısını artırabileceğine dikkat çekiyor.
Yaşar Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Dış Ticaret Programı Öğretim Üyesi Dr. Ece İpekoğlu, doktora tezinde ele aldığı “Instagram Annesi” ve “Latte Babası” kavramları hakkında önemli bilgiler sunuyor. İpekoğlu, Latte Babası kavramının geleneksel baba rollerine alternatif olarak ortaya çıktığını belirtiyor. Bu yeni model, babaların çocuk bakımında daha aktif bir rol üstlendiği bir imaj sunuyor. Geleneksel ebeveynlik anlayışının aksine, bu figürler annelerin iş hayatında aktif olduğu ve babaların çocuk bakımında ön planda olduğu bir dinamiği temsil ediyor.
Latte babaları, bebek arabasıyla yürüyüş yapmaktan, çocuklarıyla kitap okumaya ve oyun oynamaya kadar pek çok anı sosyal medyada paylaşıyor. Bu paylaşımlarında, iyi giyimli görüntüler ve modern çocuk ürünleri ile sıcak baba-çocuk ilişkisini yansıtan bir çekicilik söz konusu. Ancak İpekoğlu, Latte Babası figürünün estetik bir şekilde sunulmasının, toplumda toplumsal cinsiyet rollerine dair dönüşüm potansiyelini taşımasına rağmen, eşitlik anlayışını tam olarak yansıtamayabileceğini vurguluyor.
Bunun yanı sıra, Dr. İpekoğlu, Instagram anneleri ile ilgili olarak da dikkat çekici noktalara değiniyor. Instagram anneleri, ev düzeni, çocuk bakımı, sağlıklı beslenme ve seyahat gibi konularda ideal aile yaşamına dair içerikler üretiyorlar. Bu tür paylaşımlar, diğer anneler için yetersizlik duygusu yaratabilecek bir baskı unsuru haline gelebiliyor. İpekoğlu’nun vurguladığı gibi, “ideal anne” algısı altında, pek çok kadın kendini yetersiz hissedebiliyor. Aynı zamanda, bu durum ekonomik bir baskı unsuru da oluşturuyor, çünkü bu anneler, takipçilerine belirli bir yaşam tarzını sunuyorlar.
Bazı anneler, bakımlı, kariyer sahibi ve çocuklarına da zaman ayıran figürlerle karşılaşırken, gerçekte uykusuz geceler, yorgunluk ve ekonomik zorluklar gibi durumlar da mevcut. Dolayısıyla, sosyal medya üzerinden oluşturulan bu ideal yaşam görüntüsü, ebeveynlerde gerçeklikten uzak bir yaşam algısı oluşturabiliyor. Bu durum, ebeveynlerin stres düzeylerini artırabilir ve karşılaştırma baskısına maruz kalmalarına neden olabilir. Böylece, sosyal medya, ebeveynlik deneyimini güzelleştirip idealize ederken, aynı zamanda gerçek yaşamın zorluklarını da görmezden gelebiliyor.