Birleşmiş Milletler (BM) Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), “Ticaret ve Kalkınma Öngörüleri 2025: Belirsizlik Küresel Ekonomik Beklentileri Yeniden Şekillendiriyor” başlıklı raporunu kamuoyuna sundu. Bu rapor, küresel ekonomik büyümenin 2023 yılı itibarıyla yüzde 2,3 seviyesine gerileyeceğini öngörmektedir. Belirtilen bu büyüme oranı, dünya ekonomisini resesyon tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor.
Raporda belirtilen nedenler arasında, ticaret politikası şokları, finansal dalgalanmalar ve artan belirsizliklerin ekonomik büyümedeki yavaşlamayı tetiklediği vurgulanmaktadır. Küresel gerilimlerin ticaret üzerinde etkili olduğu, son dönemlerde uygulanan tarife önlemlerinin tedarik zincirlerini bozduğu ve dolayısıyla ekonomik öngörülebilirliği zayıflattığı ifade edilmiştir. Rapor, ticaret politikalarındaki belirsizliğin tarihi seviyelere ulaştığını ve bunun neticesinde yatırım kararlarının ertelendiğini, yeni işe alımların ise azaldığını gösterecek bir tablo çiziyor.
Küresel ekonomideki yavaşlama, tüm ülkeleri etkileme potansiyeline sahipken, özellikle gelişmekte olan ülkeler ve ekonomik açıdan en kırılgan durumda olan ülkeler için daha yüksek riskler taşımaktadır. Düşük gelirli birçok ülkenin mali koşullarının kötüleşmesi, sürdürülemez borç seviyeleri ve zayıflayan ekonomik büyümesi ile birlikte “mükemmel bir fırtına” riski ile karşı karşıya kaldığı uyarısı yapılıyor.
Bu çerçevede, UNCTAD, daha güçlü ekonomik veri akışı ve küresel politika koordinasyonu sağlanması için diyalog ve müzakere çağrısında bulunuyor. Rapor, küresel ekonominin 2022 yılında yüzde 2,8 büyüdüğünü de ortaya koyuyor. Gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkelerin iş birliği içinde çalışarak, ortaya çıkan bu zorlukların üstesinden gelebileceğine dair beklentileri arttırdığı belirtiliyor.
Sonuç olarak, UNCTAD’ın yayımladığı bu rapor, günümüzdeki ekonomik belirsizliklerin öneminin altını çizerken, ülkelerin bu güçlüklerin üstesinden gelmek için ortak harekete geçmeleri gerektiğine dikkat çekmektedir. Ticaret politikalarında istikrarın sağlanması ve uluslararası iş birliklerinin artırılması, küresel ekonomik görünümün iyileşmesinde önemli rol oynayacaktır. Yatırımların teşvik edilmesi ve sürdürülebilir siyasi istikrarın sağlanması, ekonomik büyümenin yeniden canlanması için kritik bir ön koşulduur.
