İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 1967 yılında İsrail tarafından işgal edilen Doğu Kudüs‘ün İbrani takvimine göre yıl dönümünde, Kudüs’ün tamamının her zaman İsrail’e ait olacağını savundu. Bu önemli tarih, aynı zamanda İsrail’in Kudüs’teki politikalarını ve stratejilerini gözler önüne seriyor.
Netanyahu, sosyal medya platformu X üzerinden yayınladığı bir video ile dikkat çekti. Bu videoda, işgal altındaki Doğu Kudüs’ün Eski Şehir bölgesinde yer alan ve Mescid-i Aksa‘nın altına kadar uzanan tünellerin tanıtımını yaptı. Videoya ek olarak, Silvan beldesindeki bir tünelde çektiği görüntülerde “Eski (Şehir) ve yeni Kudüs bizim elimizde ve daima bizim elimizde kalacak.” şeklinde ifadelerde bulundu. Netanyahu, arkeolojik kazı gerekçesiyle açılan bu tünellerde bulunan yapıları kendi atalarına ait olduğunu iddia etti.
Bu yıl, Doğu Kudüs’ün işgalinin önemli bir yönü olan Kudüs Günü vesilesiyle, Netanyahu’nun açıklamaları dikkat çekti. Her yıl bu dönemde İsrailliler önemli kararlar aldıklarını belirten Netanyahu, işgal altındaki Doğu Kudüs çevresindeki yerleşimlere büyük kaynaklar aktardıklarını ifade etti. Bu durum, uluslararası kamuoyunda tartışmalara ve eleştirilere yol açan İsrail’in yerleşim politikalarının sürdüğünü göstermektedir.
Doğu Kudüs’ün işgali ile ilgili gazetelerde ve sosyal medyada yer alan haberlere göre, bu yıl fanatik İsrailliler, her sene olduğu gibi provokatif bayrak yürüyüşü düzenlediler. Bu yürüyüş, Filistinlilerin topraklarını gasp eden eylemlerle birleşince, toplum içerisinde gerginlik ve karşıtlık yarattı. Doğu Kudüs’teki Eski Şehir’de ise, Filistinlilere yönelik saldırılar gerçekleşti ve Müslümanlar aleyhine sloganlar atıldı. Bu tür eylemler, bölgedeki huzursuzluğu ve gerilimi artıracak nitelikte.
Bunun yanı sıra, 2 binden fazla İsrailli, Mescid-i Aksa‘ya baskın düzenleyerek Filistinlilerin haklarına yönelik bir ihlal gerçekleştirdi. Bu baskınlar, Filistin halkının öz vatanlarında yaşadığı zorlukları ve sürekli artan baskıları gözler önüne seriyor. Uluslararası insan hakları örgütleri, bu tür eylemleri kınayarak, bölgedeki barışı tehdit eden bir durum olarak değerlendirmektedir.
Sonuç olarak, Netanyahu’nun Kudüs ile ilgili açıklamaları ve olayların gelişimi, uluslararası kamuoyunda birçok tartışmaya yol açmakta. Bölgedeki gerilim, hem İsrail hem de Filistin için karmaşık bir durum yaratıyor. Kudüs’ün statüsü ve geleceği, her iki taraf için de hayati önem taşıyan bir konudur ve bu mesele, uluslararası diplomasi açısından da önemli bir yere sahiptir.
