Milliyet.com.tr/ÖZEL Mülk sahipleri ile kiracılar arasında yaşanan tahliye ve kira uyuşmazlıkları, bazen mahkemelerde uzun ve karmaşık süreçler sonucunda çözüme ulaşmaktadır. Tekirdağ’da gerçekleşen bir tahliye davasını milliyet.com.tr’ye aktaran Avukat Gizem Gonce, olayın detaylarını şu şekilde özetlemektedir: “Bir kişi 10.11.2016 tarihinde Tekirdağ ilinde bir dükkan satın aldı. Satın aldığı iş yerinde o an için bir kiracı bulunmaktaydı. Mülk sahibi, kiracının iş yerini boşaltması için noter aracılığıyla bir ihtarname gönderdi.”
ÖNCEKİ DÜKKAN SAHİBİ VE BANA KİRA ÖDEMESİ YAPMADI’
Mülk sahibi, kiracının taşınmazdan çıkmak istemediğini ve önceki malike de kira ödemediğini, kendisine de herhangi bir ödeme yapılmadığını belirtti. Kiracının iş yerini başka birine kiralamak istediğini ancak dükkan içindeki eşyalar nedeniyle bu durumu gerçekleştiremediğini ifade eden mülk sahibi, kiracının taşınmazdan tahliyesi için 28 Haziran 2021 tarihinde dava açtı.
‘ANAHTARI TESLİM ALMADIM’
Dava açan mülk sahibi, kiracının iş yeri işgalinde bulunduğunu ve burayı dükkan olarak açmak için aldığını, ayrıca iş yerini lastikçi veya araba yıkama dükkanı olarak kullanmayı düşündüğünü vurguladı. Kiracının iş yerindeki demirbaşları alıp kullanmamış olduğu diğer malzemeleri bıraktığını ve bu malzemelerin değerleri hakkında bir bilgisi olmadığını, aynı zamanda daha önce de anahtarın kendisine teslim edilmediğini, bu yüzden iş yerine giremediğini ifade etti.
MAHKEME TANIKLARI DİNLEDİ!
Mahkeme sürecinde ilk olarak tanık ifadeleri alındı. Tanıklardan birinin beyanı ise şöyleydi: “Kiracı, bu iş yerinde plastik çerçeve imalatı ve doğramacılık işi yapıyordu. Dükkan yaklaşık 4-6 yıldır işletiliyordu, ancak son 1.5-2 yıldır faal değildi. Kiracı, dükkanındaki makineleri üçüncü kişilere sattı. Şu anda kiracı, bu işi dükkanında yapmıyordu ve sadece ara sıra dükkanı ziyaret ediyordu.”
Böylece mahkeme, kiracının iş yerini kullanmadığını tanık ifadeleri ile ispatlamış oldu. Mahkeme, ihtiyaç iddiasına dayalı kiralananın tahliyesi talebine dair şu kararı verdi: “Konut ya da çatılı iş niteliğindeki bir taşınmazı iktisap eden kimse, dilerse eski maliki ile kiracı arasında yapılan sözleşmeye dayanarak, sözleşmenin sonunda 1 ay içerisinde, Türk Borçlar Kanunu’nun 351’inci Maddesi uyarınca edinme tarihinden itibaren 1 ay içerisinde kiracıya ihtarname ile bildirimde bulunarak, 6 ay içerisinde ihtiyaç nedeniyle tahliye davası açabilir.”
Somut olayda, dava konusu taşınmazla ilgili olarak önceki malik ile kiracı arasında bir kira sözleşmesi yapıldığı anlaşılmıştır. Davalı kiracının, davacı tarafından satın alındığına dair ihtarname ile bilgilendirildiği ve kiralananın boşaltılmasını istemenin kiracıya bildirildiği tespit edilmiştir. Tanık beyanlarına göre, davalı tarafın iş yeriyle herhangi bir faaliyet göstermediği ve davacının bu yeri ileride kullanmak için edindiği mahkemece doğrulanmıştır. Dolayısıyla, müvekkilin iş yeri ihtiyacının gerçek ve zorunlu bir gereksinimden kaynaklandığına kanaat getirildi ve dava kabul edildi.
MAHKEMEDEN 6.5 AYDA TAHLİYE KARARI
Bu karar oldukça önemli bir hukuki precedent oluşturuyor. Genellikle ihtiyaç sebebiyle tahliye davasının is