Ulusal Birlik (RN), Fransa’nın aşırı sağcı partisi olarak bilinen Ulusal Cephe’nin (FN) kurucusu Jean-Marie Le Pen, 96 yaşında hayatını kaybetti. Ailesi, Le Pen’in vefatını basın aracılığıyla duyurdu ve bu haber, Fransa’da büyük yankı uyandırdı.
Bazı kaynaklara göre, Le Pen son birkaç yıldır sağlık sorunları ile mücadele ediyordu. Fransız televizyon kanalı BFMTV, 96 yaşındaki bu önemli siyasi figürün sağlık sorunlarının bir süredir devam ettiğini bildirdi.
Jean-Marie Le Pen, 1930 yılında Fransa’nın Pas-de-Calais bölgesinde doğmuş ve genç yaşlarda orduya katılmıştır. Askerlik hizmetinden sonra Le Pen, siyasi kariyerine ilk adımlarını atmaya başlamış ve 1972 yılında Ulusal Cephe’yi kurmuştur. Le Pen, partinin liderliğini 2011 yılına kadar sürdürmüş ve bu süre zarfında Fransa’daki aşırı sağcı hareketin en önde gelen ismi olmuştur.
Le Pen’in ölümü, aşırı sağcı RN’nin Genel Sekreteri Jordan Bardella tarafından derin bir üzüntü ile karşılandı. Bardella, sosyal medya platformu X üzerinde yaptığı paylaşımda, “Hindiçin’den Cezayir’e Fransız üniforması giyen” Le Pen’i her zaman Fransa’ya hizmet etmiş bir lider olarak nitelendirdi ve onun vefatından dolayı duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
Jean-Marie Le Pen’in ölüm anı, kızı ve RN’nin Meclis Grup Başkanvekili Marine Le Pen için de trajik bir zaman dilimi oldu. Marine Le Pen, anakaradan kilometrelerce uzakta olan Hint Okyanusu’ndaki Fransız kolonisi Mayotte‘daydı. Bu uzun mesafe nedeniyle, babasının ölüm haberini uzakta almak zorunda kaldı.
Le Pen’in siyasi kariyeri boyunca uyguladığı sıkı göçmen ve ulusal kimlik politikaları, onu hem destekçileri hem de muhalifleri arasında tartışmalı bir figür haline getirdi. Aşırı sağ siyasetin yükselişi ile birlikte, Le Pen’in siyasi mirası da giderek daha fazla ilgi görmeye başladı. Öldüğü gün, Fransa’da birçok insan, onun mirasını değerlendirirken, onun görüş ayrılıklarını ve etkisini de tartışmaya açtı.
Le Pen, zaman zaman ırkçı ve cinsiyetçi söylemleri ile gündeme gelmiş, bu durum ilerleyen yıllarda onun partisi ve kişisel itibarı üzerinde ciddi etkilere yol açmıştır. Ancak, destekçileri onu Fransa’nın ulusal kimliğini koruma mücadelesinin sembolü olarak görmüştür. Jean-Marie Le Pen’in vefatıyla, Fransa’nın siyasi sahnesinde önemli bir dönemin kapandığı düşünülmektedir.
Sonuç olarak, Jean-Marie Le Pen’in ölümü, sadece onun kişisel hikayesini değil, aynı zamanda Fransa’nın karanlık ve tartışmalı siyasi geçmişini de yeniden gündeme getirmiştir. Aşırı sağcı görüşlerin ne yönde evrileceği ve onun mirasının nasıl anılacağı, önümüzdeki yıllarda tartışmalara neden olacak konular arasında yer almaktadır.
