Marmara Denizi Silivri açıklarında gerçekleşen 6,2 büyüklüğündeki deprem, bölgedeki vatandaşlar arasında büyük bir tedirginliğe yol açtı. Depremin etkisiyle birçok kişi, güvenliğini sağlamak amacıyla dışarıda kalmayı tercih etti. Bu durum, sosyal yaşantıyı da oldukça etkilendi. Depremin ardından özellikle Zeytinburnu bölgesinde, sahil yolu kenarındaki parklarda kalan vatandaşlar, burada kurdukları çadırlarda konaklamaya başladılar. Bazı insanlar ise araçlarını tercih ederek, geceyi arabalarında geçirme kararı aldılar.
Bu çadırlarda kalan vatandaşlar, gündüz saatlerinde ise çocukları ile birlikte parklarda vakit geçirmekteydi. Gözlemlere göre, aileler ısınmak için ateş yakarak, etkinliklerine devam ettiler. Özellikle çocuklar, parklarda oyun oynayarak bu zorlu süreci atlatmaya çalıştılar. Tüm bu durum, toplumun dayanışma içinde olduğu ve zorluklarla baş edebilme kapasitesini göstermektedir.
Yaşanan bu olay, Marmara bölgesinde deprem tehlikesine karşı olan endişeleri yeniden gündeme taşıdı. Özelikle büyük bir kentin içerisinde yaşayan insanların, doğal afetlere karşı hazırlıklı olup olmadıkları sorusu akıllara geliyor. Çadırlarda kalmayı tercih edenler, deprem sonrası sosyal dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu gösteren bir başka örnek sergilemiş oldular. Herkesin genel olarak huzursuz olduğu bu gecede, insanlar bir yandan da kendi güvenliklerini sağlamak adına çeşitli önlemler almaya gayret ettiler.
Sonuç olarak, Marmara Denizi’nde meydana gelen bu güçlü deprem, toplumda derin bir iz bıraktı. İnsanların bu tür doğal afetlere karşı daha bilinçli ve hazırlıklı bir şekilde hareket etme gereksinimi bir kez daha zihnimizde yer etti. Gelecekte bu tür olayların tekrar yaşanmaması için, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde önemli adımların atılması büyük bir önem taşımakta. Deprem gerçeği; yalnızca bir tehlike değil, aynı zamanda toplumun dayanışma gücünü de gözler önüne seren bir durumdur.
