Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, İsrail’in Suriye’deki askeri operasyonları hız kesmeden devam etmekte ve bu kapsamda Suriye topraklarına yönelik bir dizi hava saldırısı gerçekleştirildiği bildirilmektedir. Son saldırılar, Suriye’nin Hama kentine düşen 5 ayrı noktada yoğunlaşmış olup, bu durum Hama Havalimanı’nın neredeyse tamamen tahrip olmasına neden olmuştur. Saldırılar sonucunda da birçok sivil ve askeri personelin yaralandığı belirtilmiştir.
İsrail’in Suriye’ye yönelik bu askerî saldırıları şiddetle kınanmış ve Birleşmiş Milletlerden, Tel Aviv yönetiminin ihlallerinin tekrarını önlemek adına acil önlemler alması talep edilmiştir. Özellikle dün akşam saatlerinde, İsrail uçakları Hama Havalimanı ve çevresindeki noktalara 14’ten fazla hava saldırısı düzenlemiş; bu saldırılar Humus iline bağlı T4 Askeri Havaalanı ve Şam’daki askeri altyapıya karşı da gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, Dera ilinin batısına da havan ve topçu saldırılarında bulunulmuştur.
İSRAİL’İN İLERLEYEN SURİYE İŞGALİ
İsrail ordusu, 1967 yılından bu yana işgal altında tuttuğu Golan Tepeleri’nde daha fazla ilerlemeye devam etmektedir. 8 Aralık 2023 tarihinde, buraya bitişik olan tampon bölgeyi tamamen işgal ettiği bildirilmektedir. Bu işgal sonucunda, İsrail birlikleri tampon bölgenin ötesine geçerek, başkent Şam’a yalnızca 20 kilometre mesafeye kadar yaklaşabilmiştir.
İki ülke arasında 1974 yılında imzalanan Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması ile Golan Tepeleri’ndeki tampon bölgenin ve silahsızlandırılmış bölgenin sınırları belirlenmişti. Ancak İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Suriye’nin güneyindeki işgalin kalıcı olacağına dair bir mesaj vermiş ve Suriye’nin egemenliğine aykırı bir şekilde güney bölgesinin silahsızlandırılmasını talep etmiştir. Bu durum, bölgedeki gerilimin daha da artmasına neden olmakta ve uluslararası alandaki ilgili ülkelerin tartışmalarına zemin hazırlamaktadır.
Sonuç olarak, İsrail’in Suriye’ye karşı düzenlediği hava saldırıları ve işgali, uluslararası toplumu harekete geçirme gerekliliği üzerinde durulmasına neden olmaktadır. Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası aktörlerin, bu ihlallerin önlenmesi için diplomatik yolları açmalarına yönelik çağrılar artmakta ve savaşın yarattığı tahribatın önlenmesi için adımlar atılması istenmektedir. Suriye’deki istikrarsız durumun ve İsrail’in artan askeri varlığının, bölgedeki barış ve güvenliği tehdit ettiği düşünülmektedir.
