Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, 22 Ekim 2023 tarihinde İsrail’in Suriye’ye yönelik gerçekleştirdiği saldırılara ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Bakanlık, İsrailli bakanların Türkiye’yi hedef alarak sarf ettikleri “provokatif” ifadeleri değerlendirirken, bu söylemlerin İsrail hükümetinin “fundamentalist ve ırkçı” yapısını yansıttığını belirtti. Açıklamada, bu tür ifadelerin, içinde bulundukları ruh halinin bir yansıması olarak izah edildi.
Açıklamada ayrıca, Suriye ve Lübnan’da yaşanan olumlu gelişmelerin, hem bölge barışı hem de istikrarı açısından büyük umut vaat ettiğinin altı çizildi. Ancak Bakanlık, bu durumun İsrail’i rahatsız ettiğini vurguladı. Özellikle Suriye sahasında herhangi bir provokasyon ya da saldırı olmamasına rağmen, İsrail’in eş zamanlı olarak birçok noktaya düzenlediği hava ve kara saldırılarının, İsrail’in çatışmadan beslenen dış politika anlayışını yansıttığını ifade etti.
İsrailli bakanların Türkiye’yi hedef alarak dile getirdikleri saldırganlıklarının yanı sıra, açıklamada “Gazze’de işlenen soykırıma”, “Filistin halkına karşı sürdürülen topyekün savaşa”, “yerleşimci terörüne” ve Batı Şeria’yı ilhak etme niyetlerine de değinildi. Türkiye, bu şekildeki eylemlerin arkasındaki yayılmacı emellerin gizlenemeyeceğini vurguladı.
Bölgedeki diğer ülkelerin toprak bütünlüğüne ve milli birliğine zarar veren eylemleriyle İsrail’in, artık söz konusu bölgenin güvenliği için “en büyük tehdit” haline geldiği ifade edildi. Türkiye, Tel Aviv yönetiminin bölgedeki durumu daha da karmaşık hale getirerek, kargaşa oluşturduğunu ve terörü beslediğini dile getirdi.
Açıklamada, İsrail’in yayılmacı politikalarından vazgeçmesi ve işgal ettiği topraklardan çekilmesi gerektiği, ayrıca Suriye’deki istikrar çabalarını baltalamaktan kaçınması gerektiği ifade edildi. Bunun yanı sıra, uluslararası toplumun da “İsrail’in giderek artan saldırganlığına” engel olma sorumluluğunu üstlenmesinin elzem olduğu belirtilerek, bu tür adımların gerekli olduğu vurgulandı.
Sonuç olarak, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, bu tür saldırganlıkların sadece bölgede değil, dünya genelinde de güvenlik meselelerine yol açacağına dikkat çekti. Uluslararası işbirliğinin gerekliliğini bir kez daha vurgulayarak, tüm ülkeleri bu saldırganlığa karşı birlikte durmaya davet etti. Açıklama, dünya genelinde barış ve istikrarın sağlanmasının ancak birlikte hareket etmekle mümkün olabileceğinin altını çizdi.
