Son günlerde İsrail ordusunun Gazze’deki durumu hakkında yapılan açıklamalar dikkatleri üzerine çekti. İsrail ordusundan yapılan açıklamada, üst düzey yetkili Zamir’in Gazze’ye giderek “durum değerlendirmesinde bulunduğu” belirtildi. Zamir, burada gördüğü duruma ışık tutarak, yaptıkları görüntülü açıklamada isim vermeden, “İsrail ordusu Gazze’de hobi için çocuk öldürüyor” açıklamasını yapan Yair Golan’ı eleştirdi. Golan, İsrail muhalefetinin bir parçası olarak Demokratlar Partisi’nin lideri ve eski Genelkurmay Başkan Yardımcısı olarak tanınmaktadır.
Zamir, Golan’ın açıklamalarını “asılsız” olarak nitelendirirken, kendi perspektifinden durumu değerlendirdi. Zamir, Gazze’de çoğu kadın ve çocuk 53 binden fazla Filistinli’nin öldüğünü ve İsrail ordusunun bu eylemlerinin “uluslararası hukuka uygun” olduğunu ileri sürdü. Bu savunma, İsrail ordusunun yaşananlar karşısında sergilediği tutumu daha da savunur hale getirme amacı taşıyor gibi görünüyor.
Golan’ın gerekçelerine katılmadığını ifade eden Zamir, Hamas’ın esir takası anlaşmasını reddetmesi durumunda, İsrail’in kara saldırılarını daha da genişleteceğini ve Gazze’de daha fazla bölgeyi işgal etme niyetinde olduklarını belirtti. Bu bağlamda, 18 Mayıs’ta İsrail ordusu tarafından başlatılan kara saldırılarının amacının Gazze’deki işgali genişletmek ve kalıcı hale getirmek olduğu ifade ediliyor.
Gazze’deki şiddetin arttığı görülürken, son 24 saat içinde hastanelere 87 ölü ve 290 yaralı getirildiği aktarıldı. Tüm bu gelişmeler, İsrail’in Gazze’ye yönelik devam eden 20 aylık saldırıları çerçevesinde değerlendiriliyor. Bu süreçte, 53 binin üzerinde Filistinli’nin yaşamını yitirdiği ve yaralı sayısının161 bini aştığı bildirilmektedir. Bu istatistikler, çatışmanın ne denli yıkıcı boyutlara ulaştığını gözler önüne seriyor.
Konuyla ilgili gelişmelerin ilerleyen günlerde de devam etmesi bekleniyor. Uluslararası kamuoyunda ise bu saldırılar ve çatışmalarla ilgili artan tepkiler, tarafların gelecekteki diyaloğunu nasıl etkileyebileceği konusunda soru işaretleri doğuruyor. Özellikle, yapılan açıklamaların yanı sıra, uluslararası hukukun ne ölçüde ihlal edildiği ve bunun sonuçlarının neler olacağı da merak edilen konular arasında yer almakta. Böyle bir ortamda, diplomatik çözüm yollarının nasıl bir gelişim göstereceği de büyük bir önem taşımakta.
