Spiegel, ideal bir çalışanda aradığı ilk ve belki de en beklenmedik özellik olan nezaket üzerine değerli bir bakış açısı sunuyor. On yıl önce iş yerlerinde nezaketin pek konuşulmadığını belirten Spiegel, günümüzde bu özelliğin iş dünyasında özellikle yaratıcı bir kültür oluşturmak için “temel bir bileşen” haline geldiğine inanıyor. Nezaket, çalışanların alay edilme korkusu taşımadan fikirlerini ve cesur düşüncelerini özgürce paylaşabilecekleri bir ortam yaratılmasına yardımcı olmaktadır. Bu, genelde başarının acımasızlıkla elde edildiği yönündeki yaygın kanının bir karşıtıdır.
Harvard Business Review için yazan Andrew Swinand, iş yerindeki nezaketin hem çalışanlara hem de şirkete fayda sağladığını vurguluyor. Liderlerin çalışanlarına nazik davranması, en yetenekli kişileri şirkette tutmaya yardımcı olmanın yanı sıra olumlu bir iş kültürü yaratmakta, çalışan bağlılığını artırmakta ve verimliliği geliştirmektedir. Swinand’ın ifadelerine göre, bir iltifat veya takdir sözü duymak, çalışanların kendilerini daha tatmin olmuş hissetmelerini sağlamakta, öz saygılarını yükseltmekte ve olumlu duyguları tetiklemektedir. Sonuç olarak, bu durum daha mutlu ve bağlı çalışanlar demektir.
Zeka
Spiegel’in vurguladığı ikinci özellik ise zeka. Bir işverenin zeki çalışanlar istemesi oldukça doğal, ancak “zeki” olmanın ne anlama geldiği kritik öneme sahiptir. Bu, yalnızca prestijli bir üniversite diplomasına sahip olmak anlamına mı geliyor, yoksa pratik zeka mı? Küresel istihdam sitesi Monster.com’a göre, farklı zeka türleri bulunmaktadır ve başarılı bir iş yerinde bu türlerin her birine sahip çalışanların varlığı önemli bir gereklilik olarak öne çıkmaktadır.
Bu zeka türlerini dört ana kategoriye ayırmak mümkündür: İlk olarak, insan zekası; başkalarını iyi anlama, güçlü iletişim becerileri, empati ve sosyal farkındalık gibi özelliklere sahip bireylerden oluşur. İkinci olarak, detaycı zeka; detaylara odaklanan, mantıklı düşünme yeteneği olan ve eleştirel düşünme becerileri gelişmiş çalışanları kapsar. Üçüncü tür, fikir zekası; yenilikçi, yaratıcı ve büyük resmi görebilen bireylerdir. Son olarak, duyu zekası; belirli bir konuya odaklanabilen ve iş hayatında başarılı olma potansiyeli yüksek olan çalışanları tanımlar.
Yaratıcılık
Özellikle teknoloji sektöründe yaratıcılık, inovasyonun itici gücünü temsil ediyor. Bu güç, yeni fikirlerin, ürünlerin, hizmetlerin ve çözümlerin geliştirilmesini sağlamakta ve bu nedenle Spiegel’in gelecekteki çalışanlarında yaratıcılığa değer vermesi oldukça anlamlıdır. Yapılan araştırmalar, işverenlerin %70’inden fazlasının yaratıcı düşünme becerisini en çok aradıkları niteliklerden biri olarak gördüğünü ortaya koymuştur. Forbes yazarlarından Rachel Wells, hem çalışanların hem de liderlerin yaratıcı olmasının kurumların gelişimi için kritik olduğunu ifade etmektedir.
Wells, herkesin yaratıcı düşünmesi durumunda, şirketin dış tehditlere karşı daha dayanıklı hale geleceğini, rakiplerinden ayrışan benzersiz ürün veya hizmetler geliştirebileceğini ve pazardaki konumunu güçlendirebileceğini belirtmektedir. Yaratıcı düşünme becerileri, iş hayatında kalıcı olmak, kariyerde ilerlemek, yenilikçiliği desteklemek ve uzun vadede tatmin ve başarı sağlamak için vazgeçilmez bir unsur halini almaktadır. İşte bu nedenle, yaratıcılığın ve nezaketin iş dünyasında nasıl bir etki yarattığı giderek daha fazla önem kazanmaktadır.