Alınan bilgilere göre, İran Dışişleri Bakan Yardımcıları Revançi ve Garibabadi, İngiltere, Fransa ve Almanya’dan üst düzey diplomatlarla yapılacak olan kritik bir toplantı için İstanbul‘a geldi. Bu toplantı, İran’ın nükleer programı üzerine odaklanacak ve önemli tartışmalara sahne olacak.
Görüşmeler, İran’ın İstanbul Başkonsolosluğunda gerçekleştirilecek. Toplantının ana gündemi, Tahran’ın nükleer programıyla ilgili mevcut durum ve gelecekteki olası adımlar olacak. Daha önce, 2 Mayıs 2023‘te Roma‘da, E3 ülkeleri ile İran arasındaki görüşmeler planlanmıştı; ancak ABD–İran müzakerelerinin ertelenmesi sonucunda bu görüşme iptal edilmiştir.
İran, 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmanın bir parçası olarak kaldırılan Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarının geri getirilmesine olanak tanıyan “tetik mekanizması” adlı maddenin, Avrupa ülkeleri tarafından işletilme riski konusunda endişelidir. Bu mekanizmanın süresi, 18 Ekim 2023 tarihinde dolmaktadır. Eğer İran’ın nükleer programıyla ilgili bir çözüm üretilemezse, Avrupa ülkelerinin bu tarihten önce mekanizmayı işletme ihtimali bulunmaktadır.
İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, 11 Mayıs 2023 tarihinde Fransız gazetesi Le Point‘te yayımladığı makalesinde, “tetik mekanizmasının kötüye kullanılmasının” sonuçlarının olabileceğinin altını çizerek, “Bu durum yalnızca Avrupa’nın anlaşmadaki rolünün sonu değil, aynı zamanda geri dönüşü olmayan bir gerginliğin artışı anlamına gelebilir.” ifadelerinde bulunmuştu. Ayrıca, Erakçi, Avrupa ülkelerine İran ile nükleer görüşmeler yapma çağrısında bulunmuştu.
Toplantının sonuçları, uluslararası diplomasi açısından büyük önem taşıyor. Bu nedenle, İran’ın nükleer programı konusundaki tartışmaların yalnızca bölgesel değil, aynı zamanda küresel etkileri olabilir. Avrupa ülkeleri ise, nükleer anlaşmanın korunması için stükare etmeye çalışsalar da, mevcut siyasi ortamda zorlu bir denge kurmak zorundalar.
Bu çerçevede, İslam Cumhuriyeti’nin kendi nükleer hedefleri doğrultusunda attığı adımlar ve uluslararası müzakerelerde takındığı tutumlar, gelecekteki stratejilerin şekillenmesinde önemli bir rol oynayacaktır. Dolayısıyla, İstanbul’da yapılacak bu toplantı, yalnızca bölgesel siyasi dinamikler açısından değil, aynı zamanda uluslararası güvenlik açısından da kritik bir dönemeç olacaktır.
