Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Irak’ta yaşanan güvenlik sorunlarına ve terörle mücadeleye dair önemli açıklamalarda bulundu. Fidan, DEAŞ’ın Irak’tan temizlenmesinde Irak halkının etkin rol oynadığını vurgularken, aynı yaklaşımın PKK’nın ortadan kaldırılmasında da geçerli olacağını ifade etti. “Nasıl DEAŞ’ı temizlediyse Irak’ın evlatları, PKK’yı da temizleyecektir,” diyen Fidan, bu mücadelede yetersiz kalmalarının sonuçlarının ağır olacağına dikkat çekti. “Ama bunu yapmazlarsa dediğim gibi zarar Irak’a, bana değil,” şeklindeki açıklaması, Irak’ta yaşanan mücadelelerin sadece bölgeyi değil, uluslararası ilişkileri de etkileyeceğine işaret etti.
Fidan’ın, İsrail’in Suriye’deki işgal politikaları hakkında sarf ettiği sözler de dikkat çekiciydi. İsrail’in kendi güvenliğini sağlama adına yürüttüğü işgal politikalarını eleştirerek, “İsrail kendisiyle ilgili bir güvenlik sorunu algılıyorsa, bununla ilgili parametreleri söylemeli,” dedi. Bu söylemler, İsrail’in güvenlik kaygılarının sebeplerini açıklaması gerektiğine yönelik bir eleştiri niteliği taşırken, Fidan, böyle bir durumu niyet okuma ile açıklamanın yetersiz kalacağını belirtti. “Aksi takdirde, ‘Ben niyet okudum, şimdi değil ama belki 15 yıl sonra bunlar bana tehdit olurlar. Ben o zaman gidip oraları işgal edeyim,’ şeklindeki bir yaklaşım, yalnızca kendi güvenlik kaygılarının sorgulanmasına değil, aynı zamanda uluslararası düzeyde de karmaşaya yol açabilir,” ifadeleriyle, uluslararası ilişkilerdeki karmaşık dinamiklere dikkat çekti.
Fidan, bu bağlamda, işgal politikalarının sadece İsrail’in güvenliğine değil, aynı zamanda bölgesel istikrara da zarar vereceğini belirterek, bu tür yaklaşımların “ters tepeceği” konusunda uyarı yaptı. “O zaman bir başkası da gelir sana bunu yapar,” diyerek, uluslararası siyasetteki karşılıklı bağımlılığın ve gerilimlerin dikkatle değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Bu durum, sadece bölge ülkeleri için değil, global ölçekte de tehlikeli bir durum yaratma potansiyeline sahip. Fidan, uluslararası işbirliklerinin önemine ve barış içinde bir arada yaşamanın gerekliliğine vurgu yaptı.
Sonuç olarak, Hakan Fidan’ın Irak’taki terörle mücadele ve İsrail’in Suriye’deki işgal politikalarıyla ilgili açıklamaları, yalnızca iki ülke arasındaki ilişkilerle sınırlı kalmayıp, daha geniş bir uluslararası güvenlik ve işbirliği problematiğini de gündeme getiriyor. Fidan’ın ifade ettiği gibi, bölgede kalıcı bir çözüm ancak herkesin üzerine düşeni yapmasıyla mümkün olabilir. Irak halkının kendi güvenlik meseleleri üzerinde daha fazla söz sahibi olması gerektiği, bu süreçte önemli bir unsur olarak öne çıkmaktadır.