Yıllar sonra geri dönecek olan klasik kıyamet filmi serisinin yeni projesi “28 Yıl Sonra” gösterime girmek için gün sayıyor. Filmle ilgili dikkat çeken bir detay, prodüksiyon ekiplerinin çekimlerde kullandığı akıllı telefonlar oldu. Yönetmen Danny Boyle, bazı epik sahnelerin çekiminde iPhone modellerinin kullanıldığını belirtti ve bu durum hem eğlenceli hem de ilginç bir teknoloji entegrasyonu, sunmuş oldu.
Yönetmen Boyle, özellikle serinin ilk filmi “28 Gün Sonra”da kullandıkları dijital video kameraların, filme doğal bir hava katma anlamında büyük bir rol oynadığını ifade etti. Kendisi ve senarist Alex Garland, bu kararın arkasındaki düşünceyi, o dönemde evlerde sıkça kullanılan video kameralarına ve kıyamet senaryosunda insanların bu tür kameralarla görüntü kaydedecekleri fikrine dayandırdıklarını açıkladılar.
Etkileyici bir şekilde ilerleyen teknoloji, günümüzde evde bulunması yaygın olan dijital kameraların yerini tamamıyla akıllı telefonların almasında büyük rol oynamış durumda. Boyle, bu fikri güncelleyerek daha modern bir biçimde uygulamaya koyduklarını, bu bağlamda iPhone’ların dijital kameraların yerini aldığını dile getirdi.
Filmdeki çekimler sırasında, iPhone kullanarak özel üç kamera donanımı geliştirildi. İlk olarak, bir kişi tarafından taşınabilen sekiz kameralı bir donanım, ardından 10 kameralı bir donanım ve en sonunda 20 kameralı bir donanım kullanıldı. Boyle, “Filmin ikinci yarısında bu 20 kameralı donanımı kullandığımız muazzam bir sahne var, izlediğinizde ne demek istediğimi anlayacaksınız,” şeklinde bir açıklama yaptı.
Bu 20 iPhone’la oluşturulan sistemin, “bullet time” (mermi zamanı) olarak bilinen teknikle benzerlik taşıdığını vurguladı. Bu çekim tekniği, ilk kez “Matrix” filminde popüler hale gelmişti ve anlık bir duraksama veya yavaşlatma sayesinde izleyiciye etkileyici bir sahne deneyimi sunmuştu. Özellikle, baş karakter Neo’nun kurşunlardan kaçtığı sahne ve Ajan Smith’le olan savaş sahnelerinde bu teknik öne çıkıyordu.
Danny Boyle, 20 kameralı sistemin vinçlere veya dolly’lere montaj yapılabileceğini ve böylelikle aksiyon sahnelerinin 180 derecelik açılarda çekilebileceğini aktardı. Kurgulama aşamasında ise, her iPhone’un kaydettiği görüntüler arasından seçim yaparak, perspektifler arasında geçiş yapma ya da sahneyi ileri geri atlama imkanının bulunduğunu da sözlerine ekledi. “28 Yıl Sonra” filminde, ekip, şiddet içeren sahnelerde bu teknolojiyi kullanarak izleyici üzerinde daha yoğun bir etki bırakmayı hedefledi. Doyle, “Seyirci, klasik bir ekran izlemek yerine aksiyonun içinde hissetmeli,” şeklinde bir ifade kullandı.
Filmin yapımcıları, iPhone ekipmanlarının yanı sıra 2.76:1 geniş ekran en boy oranını kullanarak daha sürükleyici bir deneyim sunmayı amaçladılar. Bunun yanı sıra drone’lar, oyunculara takılan kameralar ve çekimler esnasında çiftlik hayvanları gibi çeşitli materyaller de kullanıldı. Seçilen bu en boy oranı, yanlardan gelebilecek olası tehditleri göstermek ve izleyicide bir tedirginlik hissi yaratmak amacıyla tercih edildi.
