Hamas, 19 Ocak 2023 tarihinde yürürlüğe giren ateşkes anlaşması çerçevesinde gerçekleştirilen beşinci esir takası sonrası, Gazze Şeridi’nin orta bölgesinde bulunan Deyr el-Belah kentinde 3 İsrail vatandaşının serbest bırakılmasının ardından bir yazılı açıklama yaptı. Bu açıklamada, Filistin direnişinin İsrailli esirlere karşı uyguladığı muamelede insani değerlere ve uluslararası insancıl hukuk kurallarına bağlı kalındığı vurgulandı.
Hamas tarafından yapılan açıklamada, “Direnişimiz, siyonist bombalamalara ve savaş suçlusu olarak nitelendirilen Netanyahu’nun İsrailli esirleri hedef alıp ortadan kaldırma girişimlerine rağmen, onların hayatlarını korumak için büyük çaba sarf etti.” denildi. Bu ifadeler, Hamas’ın esirlere yönelik tavrını ve uluslararası normlara olan bağlılığını ortaya koyarken, aynı zamanda İsrail’in tutumuna dair eleştiriler de içermektedir.
Öte yandan, İsrail Başbakanlığı, serbest bırakılan esirler hakkında bir açıklama yaptı. Açıklamada, serbest bırakılan esirlerin “ciddi şekilde yetersiz beslenmiş” göründükleri ifade edilerek, “İsrail bu korkunç sahneleri görmezden gelmeyecek.” ifadesine yer verildi. Bu sözler, durumu daha da kritik bir hale getirdi ve iki taraftaki gerilimin artmasına neden oldu.
İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ise sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı paylaşımda, serbest bırakılan İsrailli esirlerin durumuna dair “insanlığa karşı suç” ifadesini kullandı. Bu yorum, İsrail hükümetinin esirlerin yaşadığı zorlukları ve insan hakları ihlallerine dikkat çekme noktasında ne kadar ciddi olduğu konusunda bir işaret niteliğindedir.
Beşinci esir takası sırasında, Gazze’deki 3 İsrailli erkek esir Uluslararası Kızılhaç ekiplerine teslim edildi. Bu durum, hem uluslararası gözlemciler hem de yerel halk tarafından dikkatle izlendi. Uluslararası Kızılhaç’ın rolü, esirlerin güvenli bir şekilde teslim alınmasını sağlamakla birlikte, uluslararası insani yardımlar ve hakların korunması açısından kritik bir öneme sahiptir.
Bu gelişmeler, Hamas ile İsrail arasındaki gerilimin ve müzakerelerin ne denli karmaşık olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Her iki taraf için de büyük anlam taşıyan bu durum, uluslararası arenada yeni tartışmalara ve olası müzakerelere kapı aralayabilir. Filistin sorununun çözülmesi ile ilgili daha geniş bir çerçevede, hem insani hem siyasi boyutta adımlar atılması gerektiği düşünülmektedir. Hem Hamas’ın hem de İsrail’in müzakerelerdeki tutumları, gelecekteki ilişkiler açısından belirleyici olacaktır.
