Yeni bir simülasyon, güneş sistemindeki gezegenlerin çarpışmasına veya Dünya’nın Güneş’ten uzaklara fırlatılmasına neden olabilecek tehditkar bir yıldızın varlığını işaret ediyor. Astronomlar, güneş sisteminin evrimini modellemeye çalışırken genellikle ana yıldızımızı ve onun etrafındaki gezegenleri izole bir sistem olarak değerlendiriyorlar. Ancak gerçek, içinde bulunduğumuz Samanyolu Galaksisi’nin, güneş sisteminin istikrarını tehdit edebilecek birçok yıldızla dolu olmasıdır.
Icarus dergisinde yayınlanan yeni bir çalışmaya göre, güneş sisteminin yakınından geçen yıldızlar, gezegenlerin yörüngelerini etkileyerek diğer gezegenlerin Dünya’ya çarpmasına veya gezegenimizin yörüngesinden uzaklara savrulmasına yol açabilir. Bu bulgu, astronomların gezegenlerin yörüngelerini ve güneş sistemimizin genel evrimini yeniden değerlendirmelerine neden olabilir.
Aslında, sistemimizin yakınından geçen birçok yıldız bizim için büyük bir tehdit oluşturmuyor. Ancak, aralarından biri, güneş sistemimizde gerçekten kaosa yol açma potansiyeline sahip olabilir. Özellikle Güneş’e en yakın gezegen olan Merkür, yörüngesinin eliptik hale gelmesi nedeniyle dengesizliğe oldukça eğilimli bir gezegen olarak dikkat çekiyor. Astronomlar, bu artan yıldız geçişlerinin Merkür’ün yörüngesini dengesizleştirebileceğini ve bu durumun Venüs ya da Güneş ile çarpışmasına yol açabileceğine inanıyorlar. Eğer senaryodaki bir yıldız Merkür’ün yakınından geçerse, bu durumu daha da kötüleştirebilir.
Araştırmacılar, güneş sistemimizdeki nesnelerin konumlarını hassas bir şekilde izleyen bir sistem olan NASA’nın Horizons Sistemini kullanarak toplamda 2.000 simülasyon gerçekleştirdiler. Bu simülasyona geçen yıldızların etkilerini de içeren senaryolar eklediğinde, yıldızların yakınından geçmesinin güneş sistemini yaklaşık %50 daha az kararlı hale getirebileceğini ortaya koydular. Geçen yıldızlarla birlikte, Plüton’un güneş sisteminden atılma olasılığı %3,9 iken, Merkür ve Mars, yıldızların yakınından geçmesi sonucunda en sık kaybolan iki gezegen olarak öne çıkıyor. Dünya’nın kararsızlık oranı ise bu gezegenlere göre daha düşük; ancak başka bir gezegenin dünyamıza çarpma riski hâlâ mevcut.
Araştırmacılar, makalelerinde yıldızların neden olduğu istikrarsızlıkların doğasının, içsel nedenlerden kaynaklanan istikrarsızlıklardan daha şiddetli olduğunu vurguladılar. Yıldızların neden olduğu istikrarsızlıklarda birden fazla gezegenin kaybı oldukça yaygındır; bu durum yaklaşık %50 oranında gerçekleşirken, içsel nedenlerden kaynaklanan istikrarsızlıklarda böyle bir durumun yaşanma sıklığı oldukça düşüktür.
Çalışmaya göre, Dünya’nın yörüngesinin dengesiz hale gelme olasılığı, daha önceki tahminlere göre yüzlerce kat daha fazla. Bu durum, gezegenimizin geleceği hakkında endişelenmemize neden olabilir. Ancak yaşanacak senaryoların, Dünya’nın yaşından bile daha ileride olması, içimizi ferahlatan bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Bilim insanları, yapılan tüm bu simülasyonların ve araştırmaların, gelecekte karşılaşabileceğimiz olası senaryolar hakkında daha fazla bilgi sağlamasını ve gezegenimizin koruma stratejileri geliştirilmesine yardımcı olmasını umuyorlar.