Birleşmiş Milletler (BM) sözcüsü Stephane Dujarric, İsrail’in 2 Mart 2023 tarihinden bu yana Gazze Şeridi’ne hiçbir insani yardım girişine izin vermediğini belirterek, bölgede 2 milyondan fazla kişinin ‘tutsak kaldığını’ açıkladı. Dujarric, bu durumun insanlık dramına yol açtığını ve acil insani yardıma ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.
Gazze’deki insani yardım stoklarının kritik seviyeye ulaştığını söyleyen Dujarric, özellikle çocuklar başta olmak üzere sivil halk arasında ‘stres düzeyinin yüksek’ olduğunu aktardı. BM sözcüsü, insani yardım malzemelerinin tükenmek üzere olduğunun altını çizerken, bu durumun acil ve etkili bir müdahale gerektirdiğini ifade etti.
Dujarric, Gazze’deki su altyapısının yaklaşık %90’ının tamamen ya da kısmen tahrip olduğunu kaydetti. Bu koşullar altında, sağlık hizmetlerine ulaşım ve temel gereksinimlerin karşılanması imkânsız hale geldi. Ayrıca, Dujarric, uluslararası hukuk uyarınca İsrail’in gıda, tıbbi malzeme ve kamu hizmetleri sağlama yükümlülüğüne de dikkat çekti. Gazze’de duran insani yardımlar, bölgedeki yaşam koşullarını daha da zorlaştırmakta, bu durum özellikle çocukları olumsuz etkilemektedir.
EN AZ 51 BİN 65 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ
Gazze’deki ateşkesi 18 Mart 2023 tarihinde tek taraflı olarak bozan İsrail, katliamlarına yeniden hız kazandırmıştı. Filistin Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan son açıklamada, İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’ye gerçekleştirdiği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısının 51 bin 65’e ulaştığı bildirildi. Bunun yanında, en az 116 bin 505 kişinin ise yaralandığı aktarılmıştı.
Dujarric’in açıklamaları ve bölgedeki son gelişmeler, uluslararası toplumun dikkatini çekmeye devam ediyor. Gazze’deki insani koşulların bir an önce iyileştirilmesi ve insanların temel ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için acil çözüm önerileri üzerinde durulması gerektiği vurgulanıyor.
İsrail’in Gazze üzerindeki uygulamaları, sivil halkın yaşamını tehdit eden bir durum oluştururken, uluslararası hukuk ve insan hakları açısından da ciddi tartışmalara neden olmaktadır. Bu krizin çözümü, dünya genelinde insan hakları savunucuları ve sivil toplum örgütleri tarafından sürekli takip ediliyor ve gerektiğinde müdahale çağrısında bulunuluyor.
