The Times of Israel gazetesinin haberine göre, Gazze’de ateşkes ve esir takası anlaşması kapsamında serbest kalan 40 İsrailli esir ve Gazze’de tutulan esirlerin ailelerinden 250 kişinin imzasının bulunduğu mektup, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’ya önemli bir mesaj iletti. Mektuplarda, Netanyahu’nun esirlerin hayatını hiçe sayarak Gazze’ye yönelik askeri saldırıları yeniden başlatmasının “suç teşkil ettiği” vurgulandı.
Netanyahu’ya saldırıları durdurması ve müzakere masasına dönmesi çağrısında bulunan aileler, “Savaşı sona erdirme pahasına da olsa, tüm esirleri geri getirecek bir anlaşmayı tamamlayın. Askeri baskı, esirlerin hayatını tehlikeye atıyor. Tüm esirlerin geri dönmesinden daha acil bir şey olamaz.” ifadelerini kullandı.
Mektupta Netanyahu’ya yönelik, “Müzakere masasına dönmeyi ve saldırıları durdurmayı reddetmeniz halinde İsrailli esirlerin kanı sizin ellerinize bulaşacak.” ifadesi kullanıldı. Ayrıca,”İsrail hükümeti, esirleri kurtarmak ve geri getirmek yerine, sonu gelmez bir savaşı tercih ediyor, bu nedenle onları ölüme kurban ediyor. Bu politika suç teşkil etmektedir. Sizin 59 esiri feda etme yetkiniz yok.” denildi.
Bu geri bildiriler, Gazze’deki mevcut durumun hassaslığını ve sivil yaşam üzerindeki etkilerini gözler önüne seriyor. Gazze’deki insani durumun dramatik bir şekilde kötüleştiği göz önüne alındığında, esir ailelerinin bu mektubu kaleme alması, halkın duygularını ve kaygılarını yansıtma açısından da önemli bir araç olarak değerlendirilmektedir.
İsrail ordusu, 19 Ocak 2023’te yürürlüğe giren ateşkesi bozarak, 18 Mart 2023 tarihinde Gazze Şeridi’ne yeniden şiddetli saldırılara başlamıştı. Bu durum, yerel halk için yeni bir korku ve belirsizlik ortamı oluşturdu. Ailelerin, sevdiklerinin akıbetiyle ilgili kaygıları artarken, dünya genelinden de bu olaylara tepkiler gelmeye başladı.
Esir aileleri, Netanyahu’ya ve hükümete yaptıkları bu açık çağrı ile yalnızca kendi sevdiklerinin değil, tüm esirlerin hayatlarının korunmasını istedikleri mesajını vermektedir. Bu tür mektuplar, savaşların ve çatışmaların arka planda insanların hayatlarını nasıl etkilediğini ortaya koyarak, uluslararası toplumun bu duruma karşı duyarlı olmasının önemini hatırlatıyor.
Sonuç olarak, bu mektup sadece bir protesto değil, aynı zamanda savaşın ve çatışmanın getirdiği acıların ve kayıpların bir sembolüdür. Gazze’de yaşanan olaylar, yıllardan beri devam eden bir sorunun parçası olmakla kalmayıp, bu sorunun çözümü için atılacak adımların ne denli acil olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir.
