Elazığ’da son aylarda yaşanan bir olay, spor dünyasında büyük bir yankı uyandırdı. Bir spor kulübündeki dört kız öğrenci, hentbol antrenörü İ.B. hakkında cinsel taciz iddiasında bulunarak savcılığa şikayette bulundu. Bu başvurunun ardından İ.B., gözaltına alındı ve daha sonra mahkemeye çıkarıldı. Elazığ Adliyesi 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmada, İ.B. tutuklandı ve cezaevine gönderildi.
Duruşmada, İ.B. hakkında cinsel istismar suçlamalarından beraat ederken, cinsel taciz suçundan toplamda 27 ay hapis cezasına çarptırıldı. Bu karar, özellikle öğrenci ve veli çevresinde büyük bir tepki yarattı. Herkes açısından son derece hassas olan bu durum, spor eğitiminde güvenlik ve etik kurallarının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Antrenör İ.B., mahkeme sırasında yaptığı savunmada, kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmediğini belirtti. ’Mütalaada aleyhe olan hususları kabul etmiyorum, önceki savunmalarımı aynen tekrar ederim. Suçsuzum, beraatımı istiyorum’ diye konuştu. İ.B., 26 yıllık kariyeri boyunca hiçbir sorun yaşamadığını, sürekli dik bir şekilde yaşamaya devam ettiğini savundu. Kendisine iftira atıldığını iddia eden İ.B., birçok sporcu öğrencisinin hala kendisiyle iletişimde olduğunu ve kendisine destek verdiklerini vurguladı. ‘Benim birçok öğrencim olmuştur, hepsi halen bana destek olmaktadırlar. Ben hiçbir şey yapmadım. Tüm öğrencilerim benim evladımdır’ diyerek beraatini talep etti.
Mahkeme heyetinin son sözlerine yanıt veren İ.B., ‘Vicdanım çok rahat, benim de kızım vardır. Ben şimdiye kadar hiçbir öğrencime veya sporcuma cinsel veya fiziksel bir davranışta bulunmadım. Mesleğime geri dönmem durumunda hepsi benim evlatlarım olmaya devam edecektir. Beraatımı talep ediyorum’ şeklinde konuştu. Bu sözler, birçok kişinin duygu ve düşüncelerinin karışmasına neden oldu. Öğrencilerin güvenliği, eğitimcilerin sorumlulukları üzerine yeniden bir tartışma başlatılmasına sebep oldu.
Bu olayın ardından, Elazığ’daki spor camiası ve toplumda cinsiyet eşitliği, gençlerin güvenliği ve spor eğitiminin etik kuralları üzerine çeşitli tartışmalar başladı. Olayın ciddiyeti ve sonuçları, sadece olayla ilgili kişilerle sınırlı kalmayıp, sporun tüm alanına yayılan anlamlı tartışmalara yol açtı. Hentbol gibi fiziksel tempolu bir spor dalında, gençlerin güvenliği kadar antrenörlerin davranışlarının da titizlikle izlenmesi gerektiği anlaşıldı.
Sonuç olarak, İ.B.’nin davasında mahkeme tarafından verilen karar, spor camiasında ve aileler arasında büyük tartışmalara neden oldu. Gençlerimizin güvenliğini sağlamak, eğitimci kimliğini taşıyanların üstleneceği bir sorumluluktur. Bu tür olayların yaşanmaması için farkındalık oluşturmak ve gerekli önlemleri almak, toplumun en önemli görevlerinden biridir.