UNICEF, 2018-2022 yılları arasında çocukların bedensel ve zihinsel sağlığı ile akademik ve sosyal becerilerinin değişimine dair derlediği verileri içeren bir rapor yayımladı. Bu veriler, Avrupa Birliği (AB) ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) üyesi 43 ülkeden elde edilmiştir.
Rapor, Kovid-19 salgını, çatışmalar, nüfus değişimleri, dijital gelişmeler ve iklim krizinin derinleştiği bu yıllar boyunca birçok ülkedeki çocukların hayat memnuniyetlerinde ve akademik becerilerinde bir düşüş yaşandığını, obezite oranlarında ise artış meydana geldiğini ortaya koymaktadır.
Özellikle 10-19 yaş arasındaki çocukların yaklaşık her altıda birinin mental sağlık sorunları ile mücadele ettiği, yetişkinlik dönemindeki mental sağlık problemlerinin neredeyse yarısının çocukluktan kaynaklandığı vurgulanmaktadır. Bu durum, çocukların sağlıklı bir gelişim göstermesi açısından dikkat çekici bir endişe kaynağıdır.
MATEMATİK BECERİLERİ DÜŞTÜ
Raporda, günde 7 saatten fazla sosyal medyada vakit geçiren çocukların, hayat memnuniyetlerinin ortalamanın altında olduğu belirtilmektedir. Bu durum, çocukların sosyal medya alışkanlıkları ile genel ruh hallerinin ilişkisini göstermektedir.
Özellikle Kovid-19 salgını nedeniyle okulların uzun süre kapalı kaldığı ülkelerde, öğrencilerin akademik başarılarının normalde olmaları gereken seviyenin 9 ila 12 ay gerisinde kaldığı açıklandı. Okuma ve matematik becerilerinin, 2018’den 2022 yılına kadar %5’ten fazla düşüş gösterdiği ifade edilmektedir. Bu durum, eğitim sistemlerinin sürdürülebilirliği ve çocukların geleceği için büyük bir tehdit oluşturmaktadır.
Raporda ayrıca, çocukluk dönemindeki obezite oranlarının, rapor kapsamındaki ülkelerin üçte birinde artmaya devam ettiği; bununla birlikte sadece İtalya ve Portekiz’de bu oranın önemli şekilde azaldığı kaydedilmiştir. Bu bulgu, uluslararası sağlıklı yaşam ve beslenme programlarının etkinliğini ölçmek açısından önemli bir veri sunmaktadır.
Ayrıca rapor, çoğu ülkede doğum oranlarındaki düşüş nedeniyle çocukların toplam nüfus içindeki oranlarının giderek daha da küçülmekte olduğu bilgisini vermektedir. Bu durum, gelecekteki demografik yapının nasıl şekilleneceğine dair önemli ipuçları sunmakta ve çocukların toplumsal hayattaki yerini sorgulatmaktadır.