ABD Hazine Bakanı Scott Bessent ve Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer, bu hafta içerisinde İsviçre‘de Çinli yetkililerle bir görüşme gerçekleştireceklerini duyurdu. Bunun üzerine, Çin tarafı da Ekonomik İlişkilerden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Hı Lifıng‘ın ABD’li yetkililere görüşeceğini doğruladı.
Çin Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan bir açıklamada, Başbakan Yardımcısı Hı’nın, 9-12 Mayıs tarihlerinde İsviçre‘yi ziyaret edeceği ve burada önemli temaslarda bulunacağı kaydedildi. Açıklamada ayrıca, Hı’nın, ABD’nin bu konu üzerinde yetkili ismi olan Hazine Bakanı Scott Bessent ile bir araya geleceği vurgulandı.
Çin Ticaret Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Hı’nın söz konusu görüşmelerde Çin tarafına liderlik edeceği ifade edildi. Bu görüşmeler, iki ülke arasında nisan ayında dönemin en çetrefilli meselelerinden biri olan tarife restleşmesinin ardından yapılacak ilk müzakere olarak önem kazanıyor.
“KARŞILIKLI TARİFELER” VE ÇİN’İN TEPKİSİ
ABD Başkanı Donald Trump, 2 Nisan tarihinde, aralarında Çin‘in de bulunduğu ticaret ortaklarına “karşılıklı tarifeler” çerçevesinde ek gümrük vergileri toplamının altını çizmişti. Bu durum karşısında Çin, karşı bir tepki vererek ABD’ye uyguladığı gümrük tarifesini %145’e kadar çıkarmış, buna mukabil ABD ise Çin‘e %125 gümrük tarifesi uygulama kararı almıştı. Bu süreç, iki ülke arasındaki ticaret ilişkilerinin ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Washington yönetimi, diğer ülkelerle yaptığı anlaşmalarda ek tarifeleri 90 gün erteleme yoluna giderken; Çin‘e yönelik tarifelerin hemen devreye girmesi, ticaret politikalarının nasıl şekilleneceğine dair endişeleri artırdı. Bu müzakereler, iki ülke arasında yaşanan gerginliğin düşürülmesi için bir fırsat olarak değerlendirilirken, tarafların olası anlaşmalar üstünde durmalarının ne kadar önemli olduğu da ortaya çıktı.
Sonuç olarak, Çin ve ABD arasında yapılacak müzakereler, ekonomik ilişkilerdeki belirsizlikleri ortadan kaldırmak adına önemli bir adım olarak yorumlanıyor. Tarafların bu süreçte atacağı adımlar, küresel ticaret dinamiklerini ve iki ulus arasındaki ilişkileri etkileyebilecek potansiyele sahip. Dolayısıyla, bu görüşmelerin sonuçları sadece iki taraf için değil, dünya ekonomisi için de büyük bir öneme sahip olacak.