Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi (BAİBÜ) İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı, Mimarlık Fakültesi Dekanı ve geoteknik uzmanı olan Profesör Doktor Ali Ateş, Bolu’da meydana gelebilecek muhtemel depremler ve bu konuda alınması gereken önlemler üzerinde önemli açıklamalarda bulundu. Bolu, Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde yer alması ve yüksek deprem riski taşıması nedeniyle özellikle dikkat çekici bir bölgedir. Prof. Dr. Ateş, kısa vadede Bolu’da herhangi bir büyük deprem beklenmediğini ifade etti.
Ali Ateş, 1940’lı yıllarda Bolu’nun Abant, Mudurnu ve Gerede bölgelerinde gerçekleşen depremlerden sonra, bu bölgede enerji birikiminin olmadığını belirtti. Depremlerin tekrar meydana gelmesi için gereken enerji birikiminin ise yaklaşık 250 ila 300 yıllık bir süreye ihtiyaç duyduğunu vurguladı. Ayrıca, yeni deprem yönetmeliğinden önce inşa edilmiş binaların güçlendirilmesi gerektiğini, aksi takdirde bu binaların 5.2 büyüklüğündeki bir depremde yıkılma riski bulunduğunu söyledi.
“KISA VADEDE BEKLENEN BÜYÜK BİR DEPREM SÖZ KONUSU DEĞİLDİR”
Prof. Dr. Ateş, “Kısa vadede Bolu’da büyük bir deprem beklenmiyor. Son zamanlarda İstanbul’da meydana gelen depremin Bolu’ya doğrudan bir etkisi yoktur. Titreşimler hissedilmiş olabilir fakat stres transferi açısından zaten Bolu üzerinde yakın zamanda bir etkisi olacağını düşünmüyorum” şeklinde konuştu. Bolu’daki fayların Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerindeki segmentlerden oluştuğunu belirten Ateş, bu segmentlerin etkinliğine rağmen, tarihsel verilere bakıldığında, burada meydana gelen depremlerin dönüşüm periyotlarının oldukça uzun olduğunu ifade etti. Abant, Gerede ve Mudurnu gibi bölgelerde gerçekleşen depremlerin uzun süre aralıklarla meydana geldiğini belirtti. Dolayısıyla, kısa vadede yıkıcı bir depremin beklenmediğini yineledi.
“MİKRO BÖLGELEME ÇALIŞMASININ YAPILMASI ELZEMDİR”
Prof. Dr. Ali Ateş, mikro bölgeleme çalışmalarının yapılmasının önemine dikkat çekti. Bu çalışmaların Bolu’daki bölgelerin zemin yapılarının detaylı bir şekilde incelenmesi, yer altı su seviyelerinin belirlenmesi ve bu verilerin haritalanması açısından kritik olduğunu vurguladı. “Bugüne kadar bazı parça parça çalışmalar yapılmış olabilir, ancak geniş kapsamlı bir mikro bölgeleme çalışması elzemdir. Doğru zemine doğru yapı tasarlanmalı, deprem dayanımı yüksek yapılar inşa edilmelidir” dedi.
“ESKİ YAPILAR 5.2 BÜYÜKLÜĞÜNDE BİR DEPREMDE YIKILABİLİR”
Deprem yönetmeliğine de değinen Ali Ateş, günümüz deprem yönetmeliklerine göre tasarlanmış ve inşa edilmiş yapıların 7.0 ve 7.2 büyüklüğündeki depremleri rahatlıkla atlatabileceğini, ancak eski yapıların 5.2 büyüklüğündeki bir depremde yıkılma riski taşıdığını ifade etti. Bu bağlamda, yapı stoğunun detaylı bir incelemeye tabi tutulması gerektiğini, yapıların hangi yıllarda inşa edildiği ve hangi deprem yönetmeliklerine göre tasarlandığının ortaya konulması gerektiğini belirtti.
Ateş, Türkiye’de bugüne kadar toplam 10 farklı deprem yönetmeliği yayımlandığını, her yeni yönetmeliğin, önceki yönetmeliklerin yetersizlikleri farkedilerek geliştirildiğini söyledi. Mevcut binaların gelecekte olabilecek risklere karşı yeterince dayanıklı olmayabileceğini belirten Ateş, yapı stoğunun detaylı biçimde incelenmesi gerektiğini ifade etti. Eğer yapı eski yönetmeliğin şartlarını sağlamıyorsa, bu binaların ya yıkılması ya da güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi. Bu sayede, 5.2