Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Rengârenk, sulu ve leziz meyve sebzeleri sofralarımıza gelene kadar kabukları korur. Üstelik bu koruma, onların büyümesini sağlayan suyu ve güneşi de kapsar. Yani meyvelerin savunma mekanizması, kabuklarıdır. Her ne kadar başta kulağa aykırı gelse de yeni dökülen beton da ilk 1 hafta kadar sulanır ve nemli tutulur. Böylece nemin yavaşça buharlaşması önlenir ve son derece güçlü ve dayanıklı olması sağlanır. Ancak, fazla su tıpkı meyveler gibi beton için de zararlıdır. İnşaat, doğayla o kadar ilişkilidir ki inşa edilen yapılar, tıpkı kabukların meyveyi sardığı gibi, yalıtım, sıva ve boyayla sarılır. Rengârenk her bina, aslında korunan birer yuva olabilir. Üstelik meyveler gibi betonu da sağlamlaştıran sudan!
Yapıların korunması için boya ve sıva hayati önem taşır. Üstelik bu iki işlem sayesinde, kaderi yıkımla son bulan her binada görülen ‘korozyonun’ da önüne geçilebilir. Peki boya ve sıva gerçekten de yeterli koruma kalkanı sağlar mı? Hangi yapılarda ‘boyasızlık’ hayati sorunlar doğurur? İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yılmaz Akkaya, boyasız binalarda görülen deformasyonu ve merak edilenleri Milliyet.com.tr’ye anlattı.
2 YILDA DEVREYE GİRİYOR! BİNAYI İÇTEN İÇE YİYOR
Betonarme yapılar bazen dekorasyon, bazen de ‘yeterince’ tamamlanmış göründüğü için sıvalanıp, boyanmıyor. Bu durum, dekoratif görünüm için bilinçli yapıldığında üzerine yapılan birtakım kaplamalar sayesinde yapının korunmasını sağlıyor. Ancak ne yazık ki çoğu boyasız bina, bilinçsizce dış etkenlerin olumsuz etkilerine açık hale geliyor. Betonarme ‘kabuksuz’ kaldığında, doğanın inanılmaz gücü karşısındaki kalkanını indirmiş oluyor. Prof. Dr. Yılmaz Akkaya bunu, “Temel taşıyıcı yapı malzemeleri beton ve çeliktir. Beton daha dayanıklı bir kimyasal yapıya sahip olduğu için çelik donatıları paslanmaya karşı korur. Bu nedenle yapı elemanlarında çelik donatılar, pas payı adı verilen 3 ila 5 santim kalınlığında bir beton tabakası içine gömülür. Ancak beton aynı zamanda boşluklu bir yapıya da sahip olduğu için, havadaki karbondioksit veya klorürler betonun iç bölgelerine nüfuz ederek, bu koruyucu etkinin yitirilmesine sebep olabilir. Dış cephe boyaları, betonun yüzeyindeki boşlukları tıkayarak, dolaylı yoldan donatının paslanmaya karşı korunmasında rol oynar” diye açıklıyor.
2 ila 5 yıl içinde, yapının kaderini değiştirecek deformasyonlar vücut buluyor. Yani boyamamak sadece görüntüden değil, yapının ömründen