Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle bir mesaj yayımladı. Bahçeli, mesajında “Türkiye Cumhuriyeti, lütuflarla, bağışlarla, ikramlarla ya da bir piyango şansıyla elde edilmiş değildir. Ne iç ne de dış düşmanın tahakkümü ile sarsılacak, bağımsız ve sonsuz bir ilerleyiş sergilemekten asla vazgeçmeyecektir.” şeklinde ifadelerde bulundu.
MHP lideri Bahçeli’nin açıklaması şöyle devam etti:
Türkiye Cumhuriyeti, bir asrı geride bırakarak, yeni yüzyılın ilk yıl dönümüne güçlü bir vizyonla, milli birlik ve dayanışma duygusunun teminatı altında giriş yapmıştır.
Özgür düşünceleri, hür iradeleri ve eğitimiyle donanmış nesiller Cumhuriyet meşalesinin etrafında bir araya gelerek, geleceğin parlak sayfalarını aralamaktadırlar.
Türkiye Cumhuriyeti, Türk milletinin aziz tarihi mirasının kesintisiz özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi ile birleşmiş olan kıymetli bir egemenlik belgesidir; bu durum, milli kahramanlık ve ortak kaderin bir sonucudur.
Yetersizliklerle dolu bir dönemde, vazgeçmeyip tüm imkânlarını seferber eden milletimiz, kararlılığı ve azmiyle, vatan topraklarına yerleşen düşmanı temizlemeyi başarmış ve bunun sonucunda yeni Türk devletinin temellerini atmıştır.
Cumhuriyet, demokrasiyle şekillenen bir devlet anlayışıdır ve bu ikisi asla birbirinden ayrılmamıştır.
Bu dönem Türk Devri, zaman da Türkiye Yüzyılı’dir.
Yani, mütareke ve işgal dönemleri son bulmuş, Türk tarihine yepyeni bir sayfa eklenmiştir.
Aziz Atatürk’ün belirttiği gibi, Türkiye Cumhuriyeti, uluslararası alanda işgal ettiği konumun gerekliliğini eserleriyle kanıtlamak amacıyla sonsuz bir yola çıkmıştır.
Öncelikle Allah’ın yardımına, ardından milletimizin azim ve kararlılığına dayanan Milli Mücadele kahramanları, bir yanda zafer yollarını açarken, diğer yanda Cumhuriyet’in değer ve fikrini kendi vicdanlarında birleştirerek yeni bir dönemin kapılarını aralamıştır.
Türkiye Cumhuriyeti, asil bir milletin “ben varım ve kalıcıyım” mesajını şehitlerin kanlarıyla belgeler.
Türkiye Cumhuriyeti, tarihteki Türk devletleri zincirine eklenen bir halka olup, geçmiş ile geleceği bir araya getiren köprü, egemenliği milletiyle bütünleştiren en son söz ve ebedi karardır.
Kurtuluş yıllarının eşsiz fedakarlıklarıyla, Cumhuriyet’in kurucu ilkeleri yeni yüzyılda aynı duruş ve duyguya ihtiyaç duymaktadır.
Haksızlığa, ahlaksızlığa ve şiddetli saldırılara karşı elde edilen zaferlerle inşa edilen Türkiye Cumhuriyeti’nin, içerdeki hainlere ve yabancı etkilerine alet olmasına razı olmamız mümkün değildir.
Tarihin hiçbir döneminde, dış düşmanlardan merhamet beklemeyen Türk milleti, içimizdeki işbirlikçilere, onların bitmek bilmeyen kışkırtmalarına ve hain hedeflerine asla teslim olmayacaktır.
Türk milletinin merhamet ve hoşgörü elini hala anlayamamış olan siyasi grupların kışkırtıcı beyanları, izah edilemeyecek durumlarıyla yapıcı bir tavır takınmayarak tamamen sorumsuz ve yıkıcı bir yaklaşım sergilemektedirler.
Güney Kürdistan kavramıyla ayrıştırma arayışında bulunanların son fırsatlarını değerlendirirken, ayrımcı ve bölücü bir üsluba yönelmeleri felaketin habercisidir; sahte demokrasi ve temelsiz özgürlük talepleri ise çökmeye mahkumdur.
Ülkemizin çevresindeki coğrafyalar kaosa sürüklenirken, milli birlik ve kardeşlik mesajlarımıza direnenler, hala terör diline bağlı kalıyorlarsa, doğru yolda değillerdir ve sabır sınırlarını zorladıklarını fark etmelidirler.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Kürt sorunu yoktur, bu asla mümkün değildir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin etnik veya mezhepsel bir çatışma durumu da mevcut değildir.
Mevcut sorun, bölücü terör sorunudur ve bu ihanetin kökünün kazınacağı aşikardır.
TUSAŞ tesislerine kadar gelerek beş kardeşimizi şehit eden teröristlerle, bölücü terör örgütüyle, terörizm patenti taşıyan yerel ve küresel aktörlerle yollarını ayırmayan herkes, insanlığa düşman olmaktan kaçamayacaktır.
Terör ve bölücülüğün hayatımızdan ve ulusal hafızamızdan silinmesi hedefinden vazgeçmek, eğilmek ya da savrulmak yoktur.
Bu konuda direnç gösterilirse, eski yöntemlerden daha sert ve hızlı yöntemlerin uygulanması kaçınılmaz olacaktır; hiç kimseye acımak söz konusu olmamalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti, lütuflarla, bağışlarla, ikramlarla ya da piyango ile elde edilmemiştir.
İç ve dış düşmanların saldırılarıyla sarsılmayacak; bağımsız ilerleyiş ve sonsuz bir yolculuktan asla feragat etmeyecektir.
Milli birlik ve dayanışmanın güçlü şekilde vurgulanması gereken bu günlerde, herkesin devletin ve milletin bölünmez bütünlüğüne koşulsuz bağlılığını benimsemesi temennimdir.
Bin yıllık kardeşliği yaşatarak Türk ve Türkiye Yüzyılı’nın temellerini el birliğiyle inşa edeceğimize olan inancım tamdır, sınırsızdır, tarifsizdir.
Temeli Türk kahramanlığı ve yüksek kültürde yatan Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek varlığını sürdürecek; vatan ve millet sevdalılarının kahramanlıklarıyla korunup yaşatılacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, Milli Mücadele kahramanlarını, TUSAŞ saldırısında hayatını kaybeden kardeşlerimizi ve diğer tüm şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.
Rabbim hepsinden razı olsun.
Büyük Türk milletinin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyor, en içten selam, sevgi ve saygılarımı iletiyorum.