“Uzaklardan bakıldığında, kubbesi, parıldayan taşları ve zarif minareleri İstanbul’u yüzyıllardır izliyormuş gibi görünür.” Bu sözler, Fransız haber ajansı tarafından Ayasofya’nın tanımında kullanıldı. Ancak ziyaretçiler yaklaştıkça, doğu cephesini ve minarelerinden birini kaplayan iskeleleri fark ediyorlar. Tur rehberi Abdullah Yılmaz, restorasyon çalışmaları hakkında “Elbette dış görünüşün havasını biraz bozuyor. İskeleler anıtın estetiğini gölgeliyor ama restorasyon şart” diyor.
DÜNYA MİRASI LİSTESİNDE
Mimarlık profesörü Hasan Fırat Diker, Ayasofya’nın Türkiye’nin en çok ziyaret edilen simge yapısı olduğunu ve sürekli sorunlar yaşadığını belirtiyor. Yüzyıllar boyunca birçok kez parça parça onarımlardan geçen bu yapının, şu anda devam eden restorasyon çalışmaları ise kubbesi, duvarları ve minarelerini kapsayan ilk “küresel restorasyon” olma özelliğini taşıyor.
Ayasofya, 537 yılında, daha önce başka kiliselerin bulunduğu aynı alanda tamamlandı ve Bizans İmparatorluğu’nun mimarisinin parlayan bir örneği olarak tanındı. 1453’teki Osmanlı fetihine kadar kilise olarak kullanılan yapı, sonrasında camiye dönüştürüldü. 1935 yılında, Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, yapıyı müzeye dönüştürdü ve 2020’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yapıyı tekrar cami olarak kullanma kararı aldı.
‘BİR SONRAKİ BÜYÜK DEPREM’
İstanbul’un sakinleri gibi Ayasofya da doğa olaylarına, özellikle de düzenli olarak meydana gelen depremlere karşı koymak zorunda kaldı. İstanbul’un son büyük depremi 1999 yılında yaşandı. 16 milyonluk nüfusuyla aktif bir fay hattının sadece birkaç kilometre uzağında bulunan İstanbul’daki birçok yapı gibi Ayasofya da günümüzdeki deprem yönetmeliklerine uygun değil.

558 yılında meydana gelen bir depremde kubbesi çökmüş ve şehirdeki diğer depremlerden de çeşitli şekillerde zarar görmüştü. Bu nedenle devam eden restorasyon çalışmasının ana amacı, “bir sonraki büyük depreme karşı yapıyı güçlendirmek” ve kadim yapının “bu olayı mümkün olan en az hasarla atlatmasını sağlamak” olarak tanımlanıyor. Çalışmaları denetleyen bilim kurulunun bir üyesi olan Ahmet Güleç, uzmanların kubbeyi hem güçlendirmek hem de restore etmek için incelemeler yaptıklarını belirtiyor.
İç mekan şu an için iskelelerden arındırılmış durumda. Ancak ilerleyen aşamalarda, uzmanların kubbedeki resim ve mozaikleri restore edebilmeleri için içeride dört büyük sütun dikilecek ve bir platform kurulacak. Bu yapıların ziyareti caydırmaması umuluyor.
MİLYONLARCA ZİYARETÇİ
Geçtiğimiz yıl Ayasofya, 7.7 milyon ziyaretç