Almanya’da, CDU/CSU ile SPD partileri arasında bir koalisyon sözleşmesinin imzalanması, birçok zorlu müzakereden ve taviz vermekten sonra gerçekleşti. Deutsche Welle’nin haberine göre, bu uzlaşmanın arkasında ABD Başkanı Donald Trump’ın politikaları, Ukrayna’daki savaş durumu, Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler ve Almanya’da AfD partisine dair artan baskı gibi faktörlerin etkili olduğu belirtiliyor. Yeni oluşan hükümetin, göç ve mülteci politikalarına dair sert açıklamaları da dikkat çekti. Özellikle, sınır dışı edilmesi düşünülen birçok kişi için Afganistan ve Suriye’ye sınır dışı uçuşlarının başlatılacağı bildirildi. Yeni hükümetin, Mayıs ayının başında yemin ederek resmen göreve başlaması bekleniyor.
Koalisyon sözleşmesinde Türkiye, iki ayrı bölümde, “Dış Politika” ve “AB’nin dünyadaki rolü” başlıkları altında ele alındı. Türkiye, bu metinde NATO içinde önemli bir stratejik ortak, Avrupa Birliği’nin komşusu ve Ortadoğu’da etkili bir aktör olarak tanımlandı. Yeni hükümetin, güvenlik politikalarından göç yönetimine kadar çeşitli alanlarda Türkiye ile birlikte hareket etme arzusunu ifade ettiği vurgulandı. Sözleşmede ayrıca, “Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanlarında ciddi bir iyileşme, bizim için merkezi bir unsur” ifadesi dikkat çekiyor. Bu nedenle, yeni hükümetin, insan hakları ve demokrasi standartlarının yükseltilmesi konusuna özellikle önem vermesi bekleniyor.
Almanya’daki siyasi gelişmeler, sadece ülkenin iç dinamikleri değil, aynı zamanda uluslararası ilişkiler açısından da önemli bir yere sahip. Türkiye’nin, Almanya ile olan ilişkileri, iki ülke arasında karşılıklı stratejik çıkarları ve jeopolitik sorumlulukları göz önüne alındığında, oldukça kritik bir hale gelmektedir. Yeni hükümetin, dış politikada Türkiye ile daha fazla iş birliği yapma niyetinde olduğu, özellikle güvenlik sorunları ve göç yönetimi konularında belirgin bir yaklaşım olarak öne çıkmaktadır.
Özellikle, Avrupa Birliği’nin uluslararası düzeyde üstlenmesi gereken role dair yapılan vurgular, Türkiye ile olan ilişkilerin yanı sıra, AB’nin geleceği açısından da merak uyandırıyor. Koalisyon sözleşmesinde, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü konularındaki iyileşmelerin dağarcıkları arasında acil öncelikler haline getirildiği görülüyor. Bu durum, Türkiye’nin de bu standartları yakalayabilmesi için gerekli adımları atması gerektiği anlamına geliyor. Almanya’nın yeni hükümeti, kendi politikalarını oluştururken, Türkiye’nin iç politika ve insan hakları meselelerini göz önünde bulundurarak hareket etmelidir.
