Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Türkiye’ye uygulayacağı yeni gümrük tarifesinin yüzde 10 ile sınırlı kalmasının önem taşıdığını ifade ederek, “Ülkemize uygulanacak bu gümrük vergisini, diğer ülkelere kıyasla avantaja dönüştürüp, doğru stratejiler geliştirerek küresel ticarette öne geçebiliriz.” şeklinde konuştu.
ABD Başkanı Donald Trump, bir gün önce yaptığı açıklamada, ABD’nin diğer ülkelere karşılık esaslı tarifeler uygulayacağını ve bu tarifelerin temel oranının yüzde 10 olacağını duyurdu. Trump’ın imzalamış olduğu kararname çerçevesinde, birçok ticaret partnerine gümrük tarifeleri getirileceği belirtildi. Bu tarifeler, ülkeler arasında yüzde 10 ile 50 gibi farklı oranlarda değişiklik gösterecek ve Türkiye için ise yüzde 10 oranı öngörülmekte.
Trump yönetiminin ABD’nin ticaret yaptığı 185 ülkeye karşılıklı olarak tarifeler uygulayacağı ve belirlenen temel tarife oranının yüzde 10 olduğu açıklaması, dünya genelinde çeşitlilik gösteren tepkilerle karşılandı. DEİK Başkanı Nail Olpak, AA muhabirine verdiği demeçte, yeni gümrük tarifelerinin küresel ticaretin yönünü doğrudan etkileyebilecek yeni bir denklemi ortaya çıkardığını belirtti.
Olpak, Trump’s yönetimince uygulanmaya başlanacak bu vergi politikasının, başlangıçta küresel ticareti daha pahalı hale getireceğini ve dünya ekonomisinin büyüme hızını yavaşlatacağını öngördüklerini aktardı. Ayrıca, bu gelişmelerin küresel ticarette çok boyutlu bir sürecin başladığını gösterdiğini dile getirdi.
Olpak, Türkiye’ye getirilecek gümrük tarifesinin yüzde 10 olması ile birlikte, ABD ile ithalat ve ihracat alanında Türkiye’nin önemli bir ticaret ortağı olduğunu vurguladı. Böylece, bu tarifeyi diğer ülkelere göre avantaj haline getirip, küresel ticarette rekabet gücümüzü artırmak için stratejiler geliştirmek mümkün olabilecektir. Ancak, ABD’nin diğer ülkelere uygulayacağı gümrük vergilerini sadece iki ülke arasındaki ikili ticaret bağlamında değil, mevcut pazarlar üzerindeki yansımalarını da dikkatle değerlendirmeliyiz. Çin, Avrupa Birliği ve Asya’daki ülkelerin ticaret stratejileri göz önüne alındığında, bu dönemde Türk iş dünyasının önünde pek çok risk olabileceği gibi, yeni fırsatlar da doğabilecektir.
“ASYALI FİRMALAR İÇİN BİR YATIRIM ÜSSÜ OLABİLİRİZ”
DEİK Başkanı Nail Olpak, ABD’nin iç pazarını daha sıkı hale getirmesiyle birlikte, burada daha önce faaliyet gösteren ülkelerin ve firmaların diğer pazarlarda daha agresif bir strateji izleyebileceğini ifade etti. Bunun sonucunda, Türk pazarına veya Türkiye’nin satış yaptığı pazarlara daha rekabetçi bir giriş yapma imkânı sunulabilir.
Özellikle en fazla ihracat yaptıkları AB’nin yanı sıra, küresel ticaretteki diğer rakiplerin mevcut ticaret ve yatırımlardaki pozisyonlarının da değişebileceğini belirten Olpak, Türk iş dünyasının her zaman olduğu gibi bu riskleri iyi okuyarak, bunun yeni fırsatlara dönüştürebileceğini anımsattı. Örneğin, yüksek tarifeler ile karşılaşan Asyalı firmalar için Türkiye, ABD pazarına daha düşük tarifelerle girebilekleri bir yatırım üssü konumuna gelebilir. Türkiye’nin Avrupa ile olan mevcut ekonomik ortaklığı, güncellenmiş bir gümrük birliği ile daha da ileri seviyeye çıkarılabilir. Bu bağlamda, Türkiye ile ABD arasında 100 milyar dolarlık ikili ticaret hacmi hedefleri doğrultusunda ilerlerken, Türk iş dünyası olarak bu yeni süreçte de dünya
