İsrail’in Haaretz gazetesinde Ben Samuels imzasıyla yayımlanan yazıda, Suriye özelinde ABD’nin İsrail’e karşı tutumundaki değişim ele alınmaktadır. Yazıda, ABD Başkanlığına Donald Trump’ın atanmasının ardından, ABD’nin Suriye’deki ilişkilerinin önemli ölçüde değiştiği vurgulanıyor. ABD’nin Lübnan kökenli Ankara Büyükelçisi olan Barrack’ın Suriye Özel Temsilcisi olarak atanması, hem ABD-Türkiye ilişkilerinde bir yakınlaşma olduğunu hem de ABD’nin Suriye’deki başlıca aktör olarak İsrail yerine Türkiye’yi gördüğünü teyit eden bir adım olarak değerlendirilmektedir.
Bu durum, Tel Aviv yönetiminin Orta Doğu politikaları konusunda ciddi endişelere kapılmasına yol açtı. Yazıda, İsrail’in şahin destekçilerinin, İran ve İsrail Birimi Koordinatörü ABD-İsrail çifte vatandaşı Merav Ceren ile Afrika Birimi Koordinatörü Eric Trager’in ABD Ulusal Güvenlik Konseyi’ndeki görevlerinden alınmasına dikkat çektiği kaydedilmektedir. Bu gelişmeler, İsrail’in bölgedeki etkisini ve ABD’nin stratejisini önemli ölçüde etkileme potansiyeline sahiptir.
Samuels, Trump’ın İsrail’in savaş çabalarına kamuoyu önünde desteğini sürdürmesine karşın, İran müzakereleri, Yemen’deki Husilerle anlaşma ve Gazze için Hamas’la görüşmesinin ardından, Suriye’nin geleceği konusunda Türkiye’nin yanında yer almasının, Washington ile Tel Aviv arasındaki ilişkilerde bir sonraki büyük sürtüşme noktasına dönüşebileceği değerlendirmesini yapmaktadır. Bu durum, ABD’nin Türkiye’yi Suriye’deki öncelikli güç olarak görmekte olduğu anlamına geliyor.
‘ABD TÜRKİYE’Yİ SURİYE’DEKİ BİRİNCİL OYUNCU OLARAK GÖRÜYOR’
Yazıda, İsrail Politika Forumu’ndan Michael Koplow’un değerlendirmesine de yer verilmektedir. Koplow, “İsrail ve Trump yönetimi Türkiye ve Suriye konusunda aynı fikirde değil. İsrail’de aynı kişinin Türkiye ve Suriye politikalarını yönetecek olması, kuşkusuz bir şaşkınlık yaratmaktadır. Bu durum, ABD’nin Türkiye’yi Suriye’deki birincil oyuncu olarak gördüğünün zımnen kabulü anlamına geliyor” ifadesinde bulunmaktadır. Dolayısıyla bu stratejik değişim, bölgedeki güç dengelerini de ciddi anlamda etkileyecektir.
Ayrıca, Barrack’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile benzer ifadeler kullanarak “Bir asır önce Batı, haritalar, mandalar, çizilmiş sınırlar ve yabancı egemenliği dayattı. Sykes-Picot Suriye’yi ve daha geniş bir bölgeyi barış için değil emperyal çıkarlar için böldü. Bu hata nesillere mal oldu. Bunu bir daha yapmayacağız. Batı’nın müdahale dönemi sona ermiştir.” şeklinde dikkat çekici açıklamalarda bulunduğu kaydedilmektedir.
Son olarak, Trump’ın Orta Doğu politikasını uygulama noktasında Tel Aviv ile aynı çizgide olma kaygısının olmadığı vurgulanıyor. İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırılarını sürdürmesinin gerilimi artıracağı ve bunun da Türkiye’nin stratejik pozisyonunu güçlendireceği belirtilmektedir. Bu da bölgedeki mücadelelerin daha karmaşık bir hale gelmesine yol açabilir.
