Yasa dışı bahse teşvik suçlamasıyla gözaltına alınan ve sonrasında ev hapsine alınan ünlü şarkıcı Serdar Ortaç, ev hapsinin sona ermesinin ardından Özlem Esra Ada tarafından sunulan “Pembe Masa” programına konuk oldu. Bu süreçte, 13 yıldır mücadele ettiği MS hastalığıyla ilgili yaşadığı zorlukları paylaşma fırsatı buldu.
Serdar Ortaç, ev hapsi sırasında yaşadığı stresin sağlık sorunlarını artırdığını belirterek, “Hastalık canımdan bezdiriyor beni. 24 saat ağrı çekiyorum. İçim tuğla gibi.” ifadelerini kullandı. Ortaç, sağlık sorunlarıyla ilgili olarak, sol ayağını kaybettikten sonra, ev hapsinde kelepçe ile yürürken, sol kolunu da kaybettiğini ifade etti. “Bu lanet hastalık bir şeyi kafaya taktığın 20. saatte atak geçiriyorsun.” diyerek, hastalığın zihinsel etkilerini de vurguladı.
‘SOL KOLUMU KAYBETTİM’
Ünlü sanatçı, hastalığı nedeniyle geçirdiği ataklardan da bahsetti. “13 yılda 4 kez atak geçirdim. 5’nci de Safiye Soyman’ın rahmetli oğlu Harun’u hatırla ağzı bile yamulmuştu.” sözleriyle yaşadığı zorlukları anlatan Ortaç, sürekli yaşadığı acıların ve sağlık sorunlarının kendisini ne kadar etkilediğini gözler önüne serdi.
‘BENİ BİR DAHA TV’DE GÖREMEYECEKSİNİZ’
Serdar Ortaç, sürdüğü yaşamın getirdiği kaygılardan bahsederek, bundan sonra televizyon programlarına katılmama kararı aldığını dile getirdi. “Artık konuşmaktan korkuyorum. Ağzımdan çıkan kelimelere dikkat edeceğim; asla düşündüğümü söylemeyeceğim.” dedi. Ayrıca, “Bu, ulusal bir kanalda verdiğim son röportajım, son canlı yayınım. Bir daha beni televizyonda göremeyeceksiniz.” diyerek, medyadan uzaklaşma niyetinde olduğunu belirtti.
Ortaç, kariyerini sona erdirme kararı aldığını ve borçları bittiğinde köyüne yerleşip orada yaşamayı planladığını ifade etti. “Şu borçlarım bitsin, bir daha konser verirsem, bir daha şarkı yaparsam adam değilim. Her şeyi bırakıp köyüme yerleşeceğim. Orada ölümü bekleyeceğim. İnsanlardan çok yoruldum.” sözleriyle, yaşadığı stresin ve toplumdan uzaklaşma arzusunun altını çizdi. Ünlü sanatçının katıldığı bu program, sağlık durumu ve psikolojik durumu açısından oldukça önemli bir dönüm noktasını teşkil ediyor.