Madleen gemisindeki aktivistlerin avukatlığını üstlenen Adalah hukuk ekibi tarafından yapılan son açıklamada, Brezilyalı aktivist Thiago Avila‘nın açlık grevine başladığı bilgisi verildi. Aktivistlerin, geminin alıkonulmasından itibaren bu grevi sürdürdüğü bildiriliyor. Açıklamada, bu aktivistlerin gözaltı merkezinde ciddi koşullarla karşılaştıkları, özellikle tahtakurusu istilası ve yalnızca içilemeyecek durumda musluk suyuna erişim gibi sorunlar yaşadıkları kaydedildi.
Aynı açıklamada, uluslararası sularda İsrail tarafından zorla alıkonularak ülkeye getirilen 12 aktivistin ‘yasa dışı yollarla ülkeye girme’ suçlamasıyla karşı karşıya olduğu ifade edildi. Bu aktivistlerin, 100 yıl süreyle Türkiye’ye giriş yasağı ile karşılaşacağı belirtiliyor.”
İsrail’in Uluslararası Hukuku İhlali İddiaları
İsrail’in Gazze’ye insani yardım taşımak isteyen aktivistlere karşı uyguladığı bu hukuksuz tutum uluslararası kamuoyunda büyük bir tepki toplamaktadır. Avukatlar, İsrail’in Madleen gemisine müdahalesinin yasadışı olduğunu vurgularken, geminin uluslararası sularda bulunduğu gerekçesiyle bu durumu meşru kılmadığını savunuyor. Aktivistlerin gözaltına alınmaları ve geminin durumu, uluslararası hukukun ihlal edildiği bir durum olarak masaya yatırılmakta.
Ne Olmuştu?
Freedom Flotilla Coalition (Özgürlük Filosu Koalisyonu) tarafından organize edilen yardım misyonu çerçevesinde, 18 metrelik Madleen gemisi 1 Haziran tarihinde İtalya’nın Katanya kentinden Gazze’ye doğru hareket etmiştir. Ancak İsrail ordusu, gemiye müdahale ederek 12 gönüllüyü alıkoymuş ve bu gönüllüler daha sonra İsrail topraklarına götürülmüştür. Alıkonulan bu gönüllülerden 4’ü sınır dışı edilirken, kalan 8 kişinin ise hâlâ gözaltında tutulduğu bilgisi verilmektedir. Bu gelişmeler, insan hakları savunucularının ve uluslararası gözlemcilerin dikkatini çekmekte ve durumu daha fazla araştırmak amacıyla çağrı yapılmaktadır.
Sonuç olarak, Madleen gemisine yapılan bu müdahalenin ve aktivistlerin durumu, yalnızca Gazze’ye insani yardım taşınması meselesinden çok daha öte, uluslararası hukuk ve insan hakları bağlamında önemli bir tartışmanın merkezinde yer alıyor. Medyanın ve uluslararası kamuoyunun bu konudaki dikkatini artırmak, aktivistlerin haklarına sahip çıkmak açısından kritik bir öneme sahip.