Ankara’daki bir şirket, 2019 yılında makam aracı olarak kullanılmak üzere yeni bir lüks otomobil satın aldı ve bu araç için 1 milyon 764 bin 518 lira ödeme yaptı. Ancak, araç bazı arızalar vermeye başladı ve bu durum şirket tarafından yetkili satıcıya bildirildi. Satıcı, aracın bazı parçalarını değiştirdi ve boya koruması işlemi uyguladı. Ancak, araçtaki sorunlar devam etti; rüzgar sesi, kapı ayarındaki bozukluklar ve fren arızaları gibi problemler çözülmedi. Ayrıca, boya koruması yapılmasına rağmen aracın ön camında ve kromajlarında gölgelenmeler ve lekeler ortaya çıktı.
Otomobildeki sorunların üretim hatasından kaynaklandığını belirten alıcı şirket, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde dava açtı. Davacı, aracın makam aracı olarak kullanılma amacını karşılamadığını vurguladı ve aracın ayıpsız olan yenisiyle değiştirilmesini talep etti. Eğer bu talep kabul edilmezse, aracın satıcıya iade edilmesini ve ödemenin yapıldığı tarihten itibaren en yüksek ticari faiziyle geri ödenmesini istedi. Davalı şirket ise, iddia edilen ayıbın yasal süre içerisinde doğru şekilde bildirilmediğini savunarak, araçta üretimden kaynaklanan bir hata olmadığını ve rüzgar sesi haricindeki tüm şikayetlerin giderildiğini belirtti. Ayrıca, araç serviste bulunduğu süre içinde yasal sınır olan 30 iş gününün aşılmadığını ifade ederek, davanın reddini istedi.
MAHKEME KARARI HAKKINDA
Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi, davacının ve davalının taleplerini değerlendirerek, aracın sıfır kilometre olanının misliyle değiştirilmesine hükmetti. Mahkeme, art arda meydana gelen arızalar nedeniyle bazı parçaların değişimini ve bu arızaların “gizli ayıp” niteliğinde olduğunu kaydetti. Araçta yapılan onarımlar, büyük maliyetler gerektiren işlemlerdi ve bu da kullanıcıda güven kaybı yaratmıştı. Araç, alındığı tarihten itibaren yaklaşık bir buçuk yıl içinde genel bakım ve kullanımdan kaynaklı hasar dışında servise sıklıkla gitmek zorunda kalmıştı. Mahkeme, aracın misliyle değişim talebinin haklı olduğuna hükmetti ve davanın kısmen kabulüne karar verdi.
Karara itiraz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi, 22. Hukuk Dairesi, araçtaki arızaların gizli ayıp niteliğinde olduğu sonucuna vardı. Böylelikle mahkemenin verdiği “misliyle değişim” kararının yerinde olduğunu belirtti. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi de, lüks otomobilin satın alındıktan kısa bir süre sonra meydana gelen arızalarının yenisiyle değiştirilmesini gerektirdiğine hükmederek, alt mahkemelerin verdiği kararları onadı.
Böylece, yaşanan bu hukuki süreç, aracı satın alan şirketin, karşılaştığı toplam sorunlar ile ilgili haklarını arama noktasında ne denli önemli olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Yargıtay, benzer durumda olan tüketicilere de emsal bir karar sunarak, üretim hatalarının ve gizli ayıpların alım sonrası süreçte kullanıcıları nasıl etkileyebileceğini gözler önüne serdi. Bu olay, lüks otomobil satın almanın sadece bir kıymet getirmediğini, aynı zamanda sorumluluk ve güven duygusunu da içerdiğini kanıtladı.
