Sözcü Leavitt, Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşın, eski ABD başkanı Joe Biden döneminde başladığına dikkat çekerek, “Ukrayna savaşı çıkmazda” ifadesini kullandı. Leavitt, ayrıca Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in savaştan nasıl çıkacağı konusunda belirsizlik yaşadığını vurguladı.
TRUMP-PUTİN GÖRÜŞMESİ
Donald Trump, geçtiğimiz hafta, Truth Social adlı sosyal medya platformu üzerinden 19 Mayıs saat 10.00’da (Türkiye saatiyle 17.00) Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir görüşme gerçekleştireceği duyurusunu yaptı. Trump, bu görüşmenin gündeminin Ukrayna krizi ve ticaret konuları olacağını belirtti. Bu tür görüşmelerin sonucunda Beyaz Saray, resmi açıklama yapacağını da açıkladı.
Trump, Putin ile gerçekleştireceği görüşmenin ardından, Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskiy ve NATO ülkelerinin liderleriyle de iletişim kurmayı planladığını ifade etti. Putin ile Trump’ın son telefon görüşmesi ise 18 Mart tarihinde gerçekleşmişti.
ZELENSKIY İLE DE GÖRÜŞECEK
The Washington Post’un haberine göre, Trump, Putin ve Zelenskiy ile ayrı ayrı telefon görüşmeleri yapmayı planlıyor. Trump, bu görüşmeler aracılığıyla iki ülke arasındaki savaşı ve yaşanan ‘kan dökülmesini’ durdurma çabalarını sürdüreceğini belirtti. Başkan Trump, daha önce de barış anlaşması sağlamayı vaat etmiş ve Ocak ayında yemin etmeden önce Ukrayna’daki çatışmaları sona erdireceğini ifade etmişti.
Trump’ın bu görüşmeleri, uluslararası alanda barış ve istikrar sağlama çabalarının bir parçası olarak öne çıkıyor. Özellikle Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırgan yaklaşımının, dünya genelinde ciddi sonuçlar doğurduğu bir dönemde Trump’ın bu girişimleri dikkat çekiyor. Savaşın sona ermesi sadece iki ülke için değil, aynı zamanda tüm dünya için büyük bir kazanım olacaktır.
Trump’ın geçmişte sağlamış olduğu diplomatik başarılar ve önceden yürüttüğü barış müzakereleri, onun bu sürece olan inancını besliyor. Gerçekleştirilecek olan bu görüşmelerin sonucunda, Trump’ın Ukrayna-Rusya ilişkilerinde ne gibi gelişmeler sağlayabileceği henüz belirsizliğini koruyor. Ancak dünya, bu görüşmelerden çıkacak olan sonuçları merakla bekliyor.
Özellikle, Trump’ın önceki deneyimleri ve müzakere kabiliyeti, uluslararası ilişkilerde yeniden bir köprü kurma ihtimali taşıyor. Olası bir uzlaşmanın ve barışın sağlanması, sadece bu iki ülkeyi değil, tüm dünya toplumunu olumlu yönde etkileyecek bir gelişme olarak öne çıkıyor. Dolayısıyla, Trump’ın bu görüşmeleri, hem siyasi bir strateji hem de barış arayışı açısından büyük bir önem taşımaktadır.
