Gazze’deki Sivil Savunma Müdürlüğü, 2023 yılının Ekim ayının başlarında, Gazze’nin kuzeyinde gece yarısı başlamış ve sabah saatlerinde büyüyen bir saldırı sürecini duyurdu. Bu saldırılarda, aralarında kadınlar ve çocukların da yer aldığı 100’den fazla Filistinli’nin yaşamını yitirdiği belirtiliyor. Ayrıca, yapılan açıklamalara göre, yaklaşık 50 kişinin naaşının enkaz altında kalmış durumda olduğu ve bazı bölgelere kurtarma ekiplerinin henüz ulaşamadığı ifade ediliyor.
Öte yandan, Hamas’a bağlı Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamalarda, son 24 saat içerisinde Gazze’deki hastanelere 109 ölü ve 216 yaralının teslim edildiği bildirildi. Bu durum, bölgedeki sağlık hizmetleri üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor. Önceki günlerden bu yana, Gazze’deki çatışmalar nedeniyle kaybedilen canların sayısı hızla artıyor ve hafta başından bu yana ölenlerin sayısının 500’e yaklaştığı belirtiliyor.
Bölgede yaşanan bu acı olaylar, uluslararası toplumda büyük bir yankı uyandırmış durumda. Birçok ülke, Gazze’ye yönelik saldırıları kınadı ve sivil halkın hedef alınmaması gerektiğine dair çağrılarda bulundu. Ancak, çatışmaların durdurulmasına yönelik çabalar henüz etkili olmaktan uzak kalıyor. Sivil savunma ekiplerinin ve sağlık hizmetlerinin, artan yaralı sayısı karşısında etkili bir müdahaleyi gerçekleştirememesi, durumu daha da kritik bir hale getiriyor.
Gazze’nin kuzeyindeki bu saldırılar, zaten zor bir yaşam mücadelesi veren halk üzerinde büyük bir travma yaratıyor. Çocukların yaşadığı korku, kadınların ve ailelerin maruz kaldığı kayıplar, toplumun psikolojik yapısında kalıcı izler bırakıyor. Sivil toplum kuruluşları ve insan hakları örgütleri, bölgede yaşanan bu insani krizin bir an önce sona ermesi için uluslararası dayanışma çağrısında bulunuyor.
Yaşanan bu dram, uluslararası medya tarafından da sürekli olarak gündeme getiriliyor. Saldırılarda hayatını kaybedenlerin aileleri ve yerlerinden edilen insanlar hakkında yapılan haberler, kanallarda geçiyor. Ancak bu haberlerin yanı sıra, bölgedeki sağlık durumuna dair güncel verilere de yer verilmesi, afetin boyutlarının anlaşılmasına katkıda bulunuyor.
Bölgedeki sivil halk, bu tür saldırılarla başa çıkabilmek için daha fazla uluslararası destek bekliyor. Birçok insan, zor şartlar altında hayatta kalma mücadelesi verirken, yetkililer bu duruma bir çözüm bulmakta zorlanıyor. Sadece ihanet ve düşmanlıkla dolu bir ortamda değil, aynı zamanda barış ve insani yardımın çoğaltılması gereken bir süreçte de yaşam mücadelesi vermek zorunda kalıyorlar. Tüm bu olgular, Gazze’nin ve oradaki insanların karşılaştığı zorlukları gözler önüne seriyor ve uluslararası toplumun bu duruma karşı sessiz kalmaması gerektiği mesajını veriyor.