İran’ın önemli haber kaynaklarından biri olan “Irannuances”, Tahran’la ilgili güncel gelişmeleri aktarmaya devam ediyor. 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmanın Avrupa tarafları ile İran arasında yapılan istişarelerin İstanbul’da gerçekleştirilmesine karar verildi. Bu görüşmelerin ana gündem maddesi, İran’ın nükleer programı ve bu programla ilgili uygulanan yaptırımların kaldırılması konuları olacak. Daha önceden, 2 Mayıs’ta Roma’da bir toplantı planlanmıştı ancak bu toplantı, ABD ile İran arasındaki müzakerelerde yaşanan aksamalar nedeniyle iptal edilmiştir.
İran için bu görüşmelerin önemi büyüktür. Zira, 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşma ile birlikte Birleşmiş Milletler (BM) tarafından uygulanan bazı yaptırımların kaldırılmasına dair umutlar doğmuştu. Ancak, günümüzde Avrupa ülkelerinin, bu anlaşmanın çerçevesinde yeniden yaptırımları devreye sokabileceği yönünde endişeler söz konusudur. Bu endişelerin temelinde, “tetik mekanizması” adı verilen ve BM yaptırımlarının tekrar gündeme gelmesine imkân tanıyan bir maddenin yeniden işleyişe sokulması yatmaktadır.
Bu durum, İran’ın uluslararası platformda daha fazla sıkışmasına neden olabilecek bir gelişme olarak değerlendirilmekte. Özellikle Avrupa ülkeleri arasında yaşanan müzakerelerin karmaşık seyri, Tahran hükümetinin üzerinde baskı kuruyor. Nükleer anlaşmanın getirdiği rahatlamanın kaybedilmesi, İran’ın ekonomik durumu ve bölgesel politikalarını doğrudan etkileyecek unsurlar arasında yer alıyor. İran’ın bu konudaki tutumu ve Avrupa’nın yaklaşımı, önümüzdeki dönemde uluslararası ilişkilerdeki kırılgan dengeleri yeniden şekillendirebilir.
Tahran yönetimi, uluslararası müzakereleri sürdürmeye kararlı. Ancak bu müzakerelerin başarısı, hem İran’ın nükleer programı ile ilgili alacağı tutumu hem de Avrupa’nın yaptırımları kaldırma ya da yeniden yürürlüğe sokma konusundaki yaklaşımına bağlı olacaktır. Görüşmelerin İstanbul’da yapılacak olması, bölgedeki diplomatik ilişkiler açısından önemli bir adım olarak dikkat çekmektedir. Türkiye’nin arabulucu rolü, uluslararası düzeyde yeni müzakerelere kapı aralayabilir.
Sonuç olarak, 2015’teki nükleer anlaşmanın yanı sıra, devam eden müzakereler ve yaşanan politik gerginlikler, İran’ın uluslararası alandaki pozisyonunu etkilemeye devam ediyor. Bakımsız kalan meseleler, bölgedeki istikrarsızlık hissini artırmakta ve gelecekteki diplomatik ilişkiler açısından belirsizlik yaratmaktadır. Meselenin en önemli yanlarından biri, İran’ın kendi nükleer programındaki gelişmeleri nasıl yönlendireceği ve bunun uluslararası toplum tarafından nasıl algılanacağıdır.