Han Yunus’taki İsrail saldırılarından arşiv fotoğrafı.
Gazze’deki Sağlık Bakanlığı, İsrail ordusunun gece yarısı Nasır Hastanesi’nde ameliyathanelerin bulunduğu binaya doğrudan saldırı düzenlediğini açıkladı. İlk belirlemelere göre, bu saldırıda 2 kişi yaşamını yitirirken, sağlık ekibi ve hastalar arasında yaralananların da olduğu bildirildi. Hastanelere yönelik tekrarlanan saldırıların, İsrail’in sağlık sistemine daha fazla zarar verme ve yaralı ile hastaların tedavisini tehdit etme amacını taşıdığı ifade edildi.
Filistin haber ajansı WAFA, daha önceki bir saldırıda yaralanan gazeteci Hasan Abdulfettah Islih’in hastanede hayatını kaybettiğini duyurdu. Bu olay, sağlık kuruluşlarının da hedef alındığını ve atılan her adımın can kaybına yol açabileceğini ortaya koymaktadır. Hasatane saldırılarının yanı sıra, gazetecilerin güvenliğinin de tehdit altında olduğu gözlemlenmiştir.
ÖLEN GAZETECİ SAYISI 215’E ÇIKTI
Gazze’deki hükümetin medya ofisinden yapılan yazılı açıklamada, “Alam24” haber ajansında müdürlük yapan Hasan Abdulfettah Islih’in yaşamını yitirmesiyle birlikte, 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana İsrail saldırılarında hayatını kaybeden gazeteci sayısının 215’e ulaştığı belirtildi. Bu rakam, Gazze’de devam eden çatışmaların basın üzerindeki olumsuz etkisini ve gazetecilerin ne ölçüde risk altında olduğunu göstermektedir.
İsrail tarafından Filistinli gazetecilerin sistematik bir şekilde hedef alındığı ve suikasta uğradığı kınanmıştır. Bu konudaki açıklamalarda, dünyadaki tüm basın kuruluşlarına Gazze’deki gazetecilere yönelen bu tür sistematik suçları kınama çağrısında bulunulmuştur. Gazetecilerin hedef alınmasında sadece İsrail’in değil, aynı zamanda ABD, İngiltere, Almanya ve Fransa’nın da sorumluluğu olduğu vurgulanmış, bu ülkelerin soykırım suçlarını üstlendiği ifade edilmiştir.
‘HASTANEDE BİLE HEDEF ALINIYORLAR’
Yapılan açıklamalarda, Filistinli gazetecilerin sadece haber yaptıkları yerlerde değil, tedavi oldukları hastanelerde bile hedef alındıkları belirtilmiştir. Bunun yanı sıra, gazetecilerin tüm tehdit ve yıldırmalara rağmen görevlerini yerine getirmeyi sürdürmeleri, onların mesleki etik ve sorumluluklarına olan bağlılıklarını göstermektedir.
Ayrıca, uluslararası topluma ve Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi adalet kurumlarına, gazetecilere, sivillere ve sağlık personeline karşı işlenen bu “iğrenç” suçları belgelerken failleri yargılamak amacıyla harekete geçmeleri çağrısında bulunulmuştur. Bu durum, Gazze’deki çatışmaların uluslararası basında ve kamuoyunda daha fazla yer alması gerektiğini vurgulamaktadır.
