HİLAL ÖZTÜRK/HABER MERKEZİ – Türkiye’de bir duruşma, kamuoyunu derinden etkileyen bir olaya ev sahipliği yaptı. Olay, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı olan İşçimen’in, otoparkından aracını çıkarırken arkasındaki aracın sürücüsü Erol Gök ile yaşadığı bir tartışma sonucunda meydana geldi. Erol Gök, İşçimen’in aracına defalarca korna basarak dikkat çekti ve yine aracıyla çıktığı otoparkın arka koltuğunda bulunan Tayfun İlgün, İşçimen’e hakaret ve küfürler savurdu. Bu durum, sürücü ve yanındaki kişinin yasal sınırları aşan bir tutum sergilediğinin bir göstergesi oldu.
Olayın kargaşası, Erol Gök’ün Savcı İşçimen’in yüzüne yumruk atması ile daha da tırmandı. Bu saldırı sonucu İşçimen yere düştü, ancak Erol Gök, burada durmayarak İşçimen’e yumruklamaya devam etti. Bütün bunlar, yerel mahkeme gündeminde ağır bir dava olarak devam ediyor ve sanıkların yargılanması sürüyor. Duruşmada Savcı İşçimen, geçirdiği ağır bir COVID-19 döneminden sonra tedavi için İstanbul’da olduğunu belirtti. Bu durumu da davanın önemli bir parçası olarak değerlendirildi. Savcı, yaşadığı bu şiddet olayının kendisi için ciddi anlamda tehdit oluşturduğunu vurgulayarak, “Bana öldürme kastıyla defalarca vurdu” ifadesini kullandı.
İşçimen, bu yüzden Erol Gök’ten şikayetçi olduğunu ifade etti. Davanın iddianamesinde, Gök’ün “hakaret” ve “kasten yaralama” suçlarından 3 yıl 4 aya kadar hapis cezası ile cezalandırılması talep edildi. Ayrıca, duruşmada gündeme gelen bir diğer önemli konu, “mala zarar verme” suçuydu. Bu suç için istenen hapis cezası, sanığın etkin pişmanlık bildirmesi durumunda yarıya düşürüldü. Sanık Tayfun İlgün için de yine benzer şekilde 3 yıl 4 aya kadar hapis cezası talep edildiği biliniyor.
Bu dava, yalnızca iki kişinin arasında yaşanan bir husumet olmanın ötesine geçerek, toplumda şiddet ve hak arama konuları üzerine geniş bir etki yaratma potansiyeline sahip. Kamu görevlisi olan bir savcının sıkıntı yaşaması, birçok kişinin dikkatini çekti. Bu tür olaylar, hukukun üstünlüğü ve kamu güvenliği açısından son derece önemlidir. İnsanların, özellikle de topluma hizmet eden kişilerin, bu tarz şiddet vakalarına maruz kalmamaları gerektiği düşünülüyor. Dava sürecinin şeffaf bir şekilde ilerlemesi, toplumun adalet sistemine olan güvenini artırma adına kritik bir öneme sahip. Bu yargılanmalar devam ederken, ilerleyen günlerde daha fazla detay ve gelişme de kamuoyuyla paylaşılacak.