NBC News’ün “Meet the Press” programına konuk olan Florida Senatörü Marco Rubio, ABD’nin dış politikalarıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Rubio, ülkesinin askeri bir çözümü olmayan bir savaşı sona erdirmek için çaba sarf ettiğini ve bu konuda belirli bir ilerleme kaydettiklerini dile getirdi.
Rubio, sürecin son adımlarının en zorlu aşaması olduğunu vurgulayarak, “Barış anlaşması yakın bir zamanda gerçekleşmeli. Eğer bu çaba sonuç vermezse, zaman ve kaynaklarımızı buna ayırmaya devam edemeyiz.” şeklinde konuştu. Bu açıklamalarıyla, mevcut savaş durumunun sürdürülebilir olmadığını ve çözüm arayışlarının bir an önce sonuçlanması gerektiğini ifade etti.
Ayrıca, Rusya ve Ukrayna arasındaki gerginlik konusuna da değinen Rubio, iki ülkeyi olduklarından daha yakınlaştırdıklarını ve henüz belirlenen hedeflerine tam olarak ulaşamadıklarını belirtti. Bu hafta savaşta kritik bir dönem olacağına dikkat çekerken, müzakerelerin önemini vurguladı. Savaşın “tek çözümü” olarak tanımladığı nitelikli müzakerelerde, Rusya ve Ukrayna’nın belirli tavizler vermesi gerektiğini de sözlerine ekledi. Rubio, barış anlaşmalarının güven esasına dayanmadığını ve bu konuda daha fazla çalışılması gerektiğini savundu.
Bir diğer konu başlığı ise, ABD ile Çin arasındaki ticaret gerginliğiydi. Rubio, Çinli şirketlerin ABD’de serbestçe faaliyet gösterebildiğini, ancak ABD’li şirketlerin Çin’deki aynı haklardan mahrum bırakıldığını dile getirdi. Bu durumu bir haksızlık olarak nitelendirirken, sadece ABD’nin değil, başka ülkelerin de aynı konudan rahatsız olduğunu ifade etti.
Rubio’nun açıklamalarının ardından, daha önce ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna ve Rusya üzerindeki özel temsilcisi Keith Kellogg, 24 Nisan 2023’te Londra’da yapılan Ukrayna barış görüşmesinin olumlu geçtiğini dile getirmişti. Bu görüşmenin, taraflar arasında ilerleme kaydedildiği anlamına geldiği belirtiliyor.
Ayrıca, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy de 26 Nisan 2023’te, Trump ile Vatikan’da gerçekleştirdiği görüşmede, Rusya-Ukrayna Savaşı’nda tam ve koşulsuz bir ateşkes hakkında görüştüklerini bildirmişti. Bu açıklamalar, uluslararası kamuoyunun dikkatinin iki ülke arasındaki çatışmaya yönelik olduğu bir dönemde, barış çabalarının önemini artırıyor.
Sonuç olarak, Rubio’nun yaptığı açıklamalar, hem ABD’nin dış politikası hem de uluslararası ilişkiler açısından bir dönüm noktasını temsil ediyor. Müzakere süreçlerinin önemini yeniden hatırlatırken, savaşların çözümü için diplomatik yolların ön planda tutulması gerektiğini vurguluyor. Ülkeler arası ilişkilerin yeniden yapılandırılması ve barışın sağlanması için daha fazla çaba gösterilmesinin önem taşıdığı aşikar.
