Türkiye’de büyük bir toplu iş sözleşmesi süreci sürüyor. Bu süreç, karayolları, demiryolları, elektrik üretim santralleri, bakanlıklar, üniversiteler ve hastanelerin de dahil olduğu kamu kurumlarındaki işçileri kapsamaktadır. İşçi tarafını temsil eden iki sendika, TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ, 27 Şubat 2023 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na ortak zam taleplerini sunmuşlardır. Görüşmelere başlamadan önce, işçi kesiminin talepleri ve beklentileri üzerine önemli bir müzakere süreci yaşanmıştır.
Müzakerelerde, işçi kesimi, günlük en düşük ücretin 1.800 liraya yükseltilmesini istemektedir. Bununla birlikte, bu artışın ardından 2025 yılının ilk altı ayı için %50 zam yapılmasını ve diğer altı aylık dönemler için %25 zam talep etmektedir. Ek olarak, işçiler bu zamların üzerine %10’luk bir refah payı da istemektedir. Bu talepler, işçilerin daha iyi bir yaşam standardına ulaşma arzularını yansıtmaktadır.
Görüşmeler TÜHİS’in Ev Sahipliğinde Yapılacak
Kamu işverenleri sendikası olan Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS), işçi kesiminin taleplerini masaya yatırmak üzere yarın bir toplantı gerçekleştirecektir. Taraflar, 2023 yılının Mart ayının 14’ünde saat 14.00’te, TÜHİS Genel Merkezi’nde bir araya geleceklerdir. Bu toplantıda, işveren tarafının ilk teklifini işçi tarafına sunması beklenmektedir. Bu buluşmanın, iki taraf arasında yapılacak olan müzakerelerin göstergesi olması açısından büyük öneme sahip olduğu düşünülmektedir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, geçtiğimiz günlerde AK Parti grup toplantısı öncesinde yaptığı açıklamada, “TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ’ten teklifler geldi. Şu an değerlendirme sürecindeyiz. İnşallah bir araya gelip ortak bir noktada buluşacağız,” ifadelerini kullanmıştır. Bakan Işıkhan’ın bu açıklamaları, görüşmelerin önemini ve sürecin ciddiyetini vurgulamaktadır.
Bununla birlikte, kamu hizmetlerinde çalışan işçilerin yıllardır beklediği zamların ve iyileştirmelerin yapılması, sosyal adalet ve eşitlik açısından son derece önemlidir. Özellikle yüksek enflasyon dönemlerinde, bu tür ücret artışları işçilerin alım güçlerini korumaları açısından büyük bir gereklilik haline gelmiştir. Dolayısıyla, kamu sektörü işçileri için yapılacak olan toplu iş sözleşmelerinin sonuçları, toplumun geniş kesimleri için de önemli bir etki yaratacaktır.
Sonuç olarak, Türkiye’deki kamu sektörü işçilerinin toplu iş sözleşmesi süreci, hem işçi hem de işveren tarafları için kritik bir aşamaya doğru ilerlemektedir. Gelecek toplantılar, bu sürecin nasıl ilerleyeceği konusunda belirleyici bir rol oynamaktadır. Her iki tarafın da beklentilerinin masada yer alması, sonunda daha adil ve sürdürülebilir sonuçlar doğurabilir.