1960’lı yıllarda Türkiye’den kaçak kazılarla yurt dışına çıkarılan Roma İmparatoru Marcus Aurelius’un bronz heykeli, ABD‘deki Cleveland Sanat Müzesi‘nde düzenlenen törenle resmi olarak Türkiye’ye iade edildi. Bu gelişme, uzun yıllar süren uluslararası çabaların ardından gerçekleşti ve Türkiye’ye, kültürel mirasının önemli bir parçası geri kazandırılmış oldu.
Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, bu heykelin ait olduğu topraklara geri döneceğini ifade etti. Yazgı, paylaşımında heykelin hikayesini detaylandırarak, “1960’lı yıllarda Boubon Antik Kenti‘nden yasa dışı yollarla yurt dışına çıkarılan ve Roma İmparatoru Marcus Aurelius’u filozof kimliğiyle betimleyen eşsiz bronz heykel, Cleveland Sanat Müzesi’nde düzenlenen törenle resmen Türkiye’ye iade edilmiştir” şeklinde bilgi verdi.
Heykelin uzun bir yolculuğun ardından geri döndüğüne vurgu yapan Yazgı, şunları kaydetti: “Yaklaşık 65 yıl süren bilimsel, hukuki ve diplomatik girişimlerin ardından, Marcus Aurelius’un heykeli nihayet ait olduğu Anadolu topraklarına dönmektedir. Söz konusu eser, Türkiye’ye getirilişinden önce, üç ay süreyle Cleveland Sanat Müzesi’nde özel bir sergi kapsamında ziyaretçilerin ilgisine sunulacaktır.”
Marcus Aurelius’un Heykeli, ülkemizde yeniden hayat bulacak ve bu yıl Temmuz ayında kendi kültürel bağlamı içerisinde sergilenecektir. Böylelikle, Marcus Aurelius’un uzun yolculuğu, ait olduğu topraklarda son bulmuş olacaktır.
Marcus Aurelius Ait Olduğu Topraklara Dönüyor
1960’lı yıllarda Boubon Antik Kenti’nden yasa dışı yollarla yurt dışına çıkarılan ve Roma İmparatoru Marcus Aurelius’u filozof kimliğiyle betimleyen eşsiz bronz heykel, 14 Nisan 2025 tarihinde Cleveland Sanat Müzesi’nde düzenlenen… pic.twitter.com/XNEuQQwLFV
— Gökhan YAZGI (@yazgi_gokhan) April 14, 2025
Heykelin iade edilmesi, sadece Türkiye için değil, aynı zamanda kültürel mirasın korunması ve geri kazandırılması açısından da önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Mehmet Yazgı’nın paylaşımları, bu konunun uluslararası alandaki önemini vurgularken, birçok kültürel eser için de benzer yolların izlenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Bu tür olaylar, kültürel mirası geri kazanma çabalarının ne kadar kritik olduğunu bir kez daha hatırlatmakta ve uluslararası iş birliğinin önemini gözler önüne sermektedir.