ABD’nin Vermont eyaletinde, Türk doktora öğrencisi Rümeysa Öztürk ile ilgili davanın ilk duruşması gerçekleştirildi. Öztürk, 25 Mart 2023 tarihinde Massachusetts’te gözaltına alındıktan sonra Louisiana’ya götürüldü ve ardından yargı sürecinin devam edebilmesi amacıyla Vermont’a nakledildi. Yargılama sırasında Vermont Bölge Yargıcı William Sessions, duruşmada dinlediği tarafların savunmaları sonrasında davanın alışılmışın dışında bir niteliğe sahip olduğunu ifade etti.
Duruşmaya Özbek fiziksel olarak katılamazken, avukatı Ramzi Kassem, telefon aracılığıyla duruşmaya bağlanarak müvekkilinin kaçma riski taşımadığını ve topluma herhangi bir tehdit oluşturmadığını savundu. Kassem, ayrıca Öztürk’ün tutuksuz yargılanmasını talep etti. Bu talep, yargıcın dikkatini çekti ve duruşmanın işleyişine yön verdi.
Yargıç Sessions, duruşma sırasında savunma ve savcılık taraflarından daha fazla belge ve bilgi talep etti. Mahkeme, tarafların ellerindeki ek delilleri 11 Nisan 2023 tarihine kadar sunmalarını kararlaştırdı. İkinci duruşmanın ise 14 Nisan 2023 tarihinde gerçekleşeceği planlandı. Bu tarihler, Öztürk’ün yargı sürecinin nasıl ilerleyeceği açısından kritik önem taşımaktadır.
Ayrıca, federal yargıç, taraflardan birinin talep etmesi durumunda Rümeysa Öztürk’ün bir sonraki duruşmada savunma yapabileceğini belirtti. Bu durum, davanın seyrini değiştirebilecek önemli bir gelişme olarak değerlendirilmektedir. Faaliyetlerin hızlı ilerlemesi ve her iki tarafın da sunduğu belgelerin mahkeme tarafından incelenecek olması, ileriye dönük sonuçlar açısından belirleyici olabilir.
Bunun yanı sıra, Rümeysa Öztürk’ün davasının sadece hukuki boyutunun ötesinde, akademik yaşamı ve kişisel durumu üzerinde de etkileri olabileceği düşünülmektedir. Avukatı Ramzi Kassem’in öne sürdüğü maddeler ve iddialar, Öztürk’ün durumunu daha da önemli hale getirmektedir. Öztürk’ün akademik geleceği ve insani hakları açısından bu dava gelişmeleri dikkatle takip edilmektedir.
Öztürk’ün gözaltına alındığı gün ve sonrasında yaşanan süreç, Türkiye ve ABD’nin hukuk sistemlerine dair çeşitli tartışmalara yol açtı. Aynı zamanda, bu durum medya tarafından ilgiyle takip edilmekte ve toplumsal bir mesele haline gelmektedir. Sonuç olarak, Öztürk’ün davası Amerikan yargı sisteminin işleyişini ve uluslararası hukukun ne ölçüde işlediğini sorgulatan bir örnek teşkil etmektedir.
