Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yaptığı açıklamalarda küresel ekonomik koşulların giderek değiştiğine dikkat çekti. Şimşek, “Dünyada dengeler değişiyor; bunun yansımaları bize belirsizlik, oynaklık ve daha karmaşık bir küresel makro arka planla bizleri karşı karşıya bırakıyor” diyerek, küresel ticaretin etkilerine vurgu yaptı. Özellikle, korumacılık politikalarının artırıldığı bir dönemde, bu durumun ekonomiler üzerindeki olumsuz etkilerini vurguladı. Bugün gelinen noktada, korumacılığın neredeyse “yeni normal” kabul edildiğini belirtti.
Şimşek, eğer korumacılık devam ederse, Alman ve Fransız ekonomileri toplamına eşdeğer bir şekilde küresel hasılada düşüş öngörüldüğünü ifade etti. Küresel ticaretin, küresel büyümenin en önemli motorlarından biri olduğunu gözler önüne seren Bakan, bu durumun, dünya ekonomisinin geleceği için büyük bir risk olduğunu dile getirdi. Dünya genelinde düşük faiz ortamı söz konusu iken borçların etkisinin sınırlı olabileceğinin altını çizen Şimşek, high interest rate periods, belirsizlik artarken, büyük bir borç yükünün küresel ekonomiyi olumsuz etkileyebileceğine dikkat çekti.
Dünya çapında borcun milli gelire oranının yüzde 328 olduğunu belirtirken, Türkiye’de hanehalkı, şirketler, finans sektörü ve devletin milli gelire oranının ise yüzde 93 olduğunu vurguladı. Bu durumun Türkiye için bir avantaj olduğunu düşündüğünü, ülkenin büyüme potansiyelinin yüksek olduğunu ifade etti. Ekonomik durumun ve borç düzeyinin iyileştirilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
Nüfus Gelişmeleri Hakkında
Türkiye’nin demografik durumu hakkında da açıklamalarda bulunan Şimşek, ülkenin hızlı bir yaşlanma sürecine gireceğini belirtti. Doğurganlık oranının giderek düştüğünü, bunun ciddi bir dezavantaj yaratıp yaratmayacağına dair endişelere temas etti. Ancak, Türkiye’nin 20 yıllık bir nüfus avantajına sahip olduğunu, doğurganlık oranı düşse bile çalışma çağındaki nüfusun artışının devam edeceğini söyledi. Bu durumun, Türkiye’nin ekonomik potansiyeline olumlu katkı sağlayabileceğini belirtmeye çalıştı.
Özellikle kadınların iş gücüne katılım oranının Türkiye’de oldukça düşük olduğunu ve bu oranın yüzde 36 civarında olduğunu vurgulayan Şimşek, OECD ülkeleri ile kıyaslandığında (burada oran yüzde 67 civarındadır) büyük bir fark olduğunu ifade etti. Türkiye’nin bu durumu düzeltmek için reform yapması gerektiğine inandığını söyleyen Şimşek, güçlü desteklerle kadınların iş gücüne katılım oranının OECD ortalamalarına ulaşacağını belirtti ve bu hedefin Türkiye için önemli bir ekonomik fırsat olacağını düşündüğünü dile getirdi.
